🧧 Öfke Kontrolü Olmayan Birine Nasıl Davranmalı
kontrol altında tutulmazsa sonra pişman olacak şeyler yapmanıza sebep olan genel olarak ani ve çabuk sinirlenme şeklinde kendini gösteren durum.öfke kontrolü için 1den 10a kadar sayarak nefes almak, ortamdan uzaklaşmak, elini yüzünü yıkamak kontrol için kullanılabilecek yöntemlerdendir. paylaş kısa yol.
Öfkeliçocuğa nasıl davranmalı sakın bu hataya düşmeyin! Çocuklarda öfke kontrolü nasıl sağlanır? Öfke kontrolsüzlüğü yaşayan çocuğa karşı nasıl davranılması gerektiğini sizler için araştırdık! İşte merak edilenler! Selda Haberal. selda.haberal@elmaelma.com. 0. -A A+.
Öfke kontrolü kursu ne içindir? Öfke sağlıklı ve normal bir duygu olsa da, sizi alt edebileceği zamanlar vardır. Bu olduğunda, daha sonra pişman olacağınız şeyler yapabilir veya söyleyebilirsiniz. Bu daha sık oluyor gibi görünüyorsa, o zaman bir öfke kontrolü kursuna aday olabilirsiniz. İstatistikler bize, duygusal
ÖFKE KONTROLÜ NEDİR? Öfke kontrolü, belli bir seviyeden sonra kişinin ihtiyaç duyduğu ve normal duygu-durum seviyesine gelmek için gösterdiği bir çeşit etki-tepkidir diyebiliriz. ÖFKE KONTROLÜNÜ NASIL SAĞLAYABİLİRİZ? Öncelikle normal duygu-durum düzeyini aştığımızı fark etmeliyiz.
Risklidavranışlar ve öfke kontrolü ile nasıl baş edilebilir? Ergenlik, gencin olduğu kadar ebeveynler ve eğitimciler için de cevapları havada kalan soru işaretleri ile dolu bir dönemdir. Kısa bir süre öncesine kadar oldukça uyumlu bir ilişkiniz olan çocuğunuz bir anda öfke patlamaları, çatışmalar içerisinde bambaşka
DuyguKontrolü Nasıl Sağlanabilir? Aslında, bir parmak şıklatmasıyla var olan bir duygunun artık var olmaması gibi bir durum yaratmak teknik olarak pek de mümkün görünmüyor. Ancak, duygularınızı bir şekilde kontrol altına alabilmenin ufak tefek yolları var.
Genel olarak, öfkeyi ifade etmede üç tarz kullandığımızı söyleyebiliriz: Öfkenin içte tutulması: Öfkeyi içte tutmak, öfkeyi bastırmak veya baskılamak demektir. Bastırma ve baskılama birer savunma mekanizması dır. Bastırma söz konusuysa, öfkemizin farkında olmayız; bir duygu olarak ondan haberimiz olmaz. “ Öfke
BFEA1ue. Öfke kontrol altına alınabilir mi? Öfkeli insan ilişki nasıl olmalı?Prof. Dr. Nevzat Tarhan anlatıyor… Uzmanlar öfkeyi kısa süreli delilik şeklinde tanımlarken günümüzde birçok insan bu konudan şikayetçi. Öfke halini yaşayan kadar bu kişilerle yaşamak zorunda olanlar da durumdan muzdarip. Peki akıl kontrolünün belli bir müddet yok olması hali olan öfke durumda nasıl davranılmalı, bu insanlarla iletişim nasıl olmalı? Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan Timaş yayınlarından çıkan “Duyguların Dili” kitabında öfkeyi ve öfkeli insanla ilişkinin püf noktalarını kapsamlı bir şekilde ele alıyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, öfkeli insanla ilişkinin inceliklerini şu şekilde ifade ediyor. “Sinirli bir kimseyle beraberseniz, kusurlu taraflarınızı ona anlatabilirsiniz. Bu insan için zor iştir. Ancak sevdiğini incitmekten korkan insan alçakgönüllü olduğunda karşısındakinin üstün görünme çabasını azaltacağından öfkesini dindirebilir. Böylece yakın ilişkide olduğumuz bu insanla aramızdaki pek çok kişilik çatışmasının önüne geçmiş oluruz. İnsanın özsaygısını yitirmeden kusurunu açıkça anlatabilmesi büyük bir olgunluk örneğidir. Öfkeli insanla geçinebilmenin bir diğer inceliği, abartı ve yalan olmadan, onun değer verdiği özelliklerini ifade etmektir. Beğenilmek, reddedilmeyi azalttığı için karşı tarafın öfkesini dindirebilir. Hâlbuki devamlı tenkit edilen kimse, reddedildiği duygusunu yaşar ve ortaya çıkan gerilim öfke doğurur. Bunun sebebi, yüce vasıflarının farkında olunmadığı düşüncesidir. Fakat değerinin bilindiğini hissetmek, insanın küskünlüğünü ve öfkesini azaltır. Hiddetli bir insanla yaşamanın püf noktası, öfkesinin üstüne gidip, onunla savaşmak yerine, kızgınlığının arka planındaki duyguları bulmaktır. Hatta karşımızdaki kolay rencide olan ve çabuk incinin bir insansa, onda pişmanlık duygusu uyandırmak için yaptığınız hataya bahane bulmadan ondan özür dilemeyi başarmak gerekir. Özür dileyen insan karşısındakine, beni incittiğinin farkına varıyor’ dedirtebilirse, hem incinme duygusunu hem de ona karşı hissettiği öfkeden pişman olmasını sağlayabilir.” Bu yazı 105484 kez okundu Yayınlanma Tarihi 06 Haziran 2018 Çarşamba, 2200 Güncelleme Tarihi 23 Ocak 2012 Pazartesi, 1335
Tamamen normal, sağlıklı, insani bir duygu olan öfke, kontrolden çıktığı zaman yıkıcı olabiliyor, bireyin ve toplumun yaşam kalitesini bozabiliyor. Güney Florida Üniversitesi’nden öfke konusunda uzman psikolog Dr. Charles Spielberger; öfke, genellikle dışa vurulamayan gerçek duyguların birikimi sonucu ortaya çıkan bir patlama olduğunu söylüyor. Spielberger bu yaklaşımın bir salgın gibi en küçük sosyal birimden, ülke geneline yayılabileceğine de dikkat çekiyor. Spielberger, "Diğer duygularda olduğu gibi öfkeye de fizyolojik ve biyolojik değişiklikler eşlik eder. Öfkelendiğiniz zaman kalp atımınız ve tansiyonunuz yükselir; adrenalin ve noradrenalin gibi enerji hormonlarınız patlama yapar" diyor. Öfke dış kaynaklı olacağı gibi içsel de olabiliyor. Belirli bir insana veya olaya öfkelenebilindiği gibi kişiyi kaygılandıran özel sorunlara karşı da öfke duyabiliyor. Bu, sadece o andaki değil, geçmiş travmatik bir olay da insanlarda öfke duygusu uyandırabiliyor. Cumhuriyet gazetesinin ilavesi "Bilim Teknoloji"nin bu haftaki 11 Mayıs 2012 kapak konusu öfke kontrolü. "Öfke sizi kontrol etmeden siz öfkeyi kontrol edin!" başlığıyla yayımlanan haberi Reyhan Oksay derledi. İşte öfkeyi kontrol edebilmenin 7 yolu. Öfke kontrol yöntemleri Amerikan Psikoloji Derneği’nden Dr. Spielberger, öfkeyi neyin tetiklediğini araştırıp bu tetikleyicilerin tekrar sizi etkilememesi için stratejiler geliştirilmesini öneriyor Spielberger, herkesin günlük yaşamında uygulayabileceği bu basit stratejileri şöyle özetliyor 1 Rahatlama ve farkındalık oluşturma Derin bir soluk ve rahatlatan bir görüntü gibi basit rahatlama araçları öfke duygusunu yatıştırabilir. Uzakdoğu felsefelerinde geniş bir yer tutan rahatlama teknikleri oldukça yararlıdır. Ancak ikili ilişkilerde her iki tarafın da bu konuda eğitilmesinde fayda vardır. Bu hedefe yönelik atılacak basit adımlar şöyledir - Diyaframdan derin bir soluk alın; göğüsten alınan soluk sizi rahatlatmaz. Soluğunuzun karından geldiğini hayal edin. - “Rahatla”, “aldırma” gibi, yavaşça, sakinleştirici ve yatıştırıcı sözcükleri tekrarlayın. Bu arada derin soluklar almaya devam edin. - Hayal gücünüzü kullanın; sizi rahatlatan bir deneyiminizi anımsayın. - Yoga gibi stres içermeyen egzersizler, kaslarınızı gevşetir ve sizi yatıştırır. Bu teknikleri gün boyu tekrarlayın. Bunlar stresli ortamlarda otomatik olarak uygulayacak hale gelsin. 2 Bilişsel yapılandırma Bu strateji yalın olarak düşünme şeklini değiştirmek anlamına gelir. Öfkeli insanlar küfür ederler, içlerinden geçen duyguları yansıtan kaba sözcükler kullanırlar. İnsanlar öfkeli olduğu zaman düşünceler abartılır ve dramatik bir hal alır. Bu duyguların yerini daha rasyonel duyguların alması için gayret sarf edin. Örneğin, “Eyvah! Her şey mahvoldu”, “felaket” “rezalet” gibi yorumlarda bulunmak yerine “Bu durum beni bunalıma sürüklüyor; beni altüst ediyor. Ancak bu dünyanın sonu değil. Öfkelenerek ben bu durumdan çıkamam” diyerek kendinize telkinde bulunun. Ayrıca kendinizle veya yabancılarla konuşurken “asla” veya “daima” gibi sözcükleri dikkatli kullanın. “Sen zaten benim söylediklerimi daima kulak arkası ediyorsun”, “Bu aptal makine hiçbir zaman çalışmaz” gibi yorumlardan kaçının. Çünkü bunlar doğru olmadıkları gibi sorunun çözümüne katkı sağlamazlar. Kaldı ki bu sözcüklerin muhatabı olan kişi kendisini aşağılanmış veya dışlanmış gibi hissedeceği için yardım edeceği varsa bile etmez. Burada unutmamanız gereken en önemli şey, öfkenin çözüm üretmeyeceği ve kendinizi rahatlatmayacağıdır tam tersi kendinizi daha kötü hissetmenize yol açar. Mantık öfkeyi yener, çünkü öfke, haklı bir tepki olduğunuza inandığınız durumlarda bile, çok kısa bir süre içinde mantık dışına çıkar. Olabildiğince mantıklı olmaya çalışın. Öfkeli insanlar adalet, övgü beklerler; işlerin kendi istedikleri gibi yürümesini arzu ederler. Bunlar olmadığı zaman büyük bir hayal kırıklığı yaşarlar. Ve bu hayal kırıklığı giderek öfkeye dönüşür. Bilişsel yapılanmanın bir parçası olarak, öfkeyle baş etmenin ilk adımlarından biri öfkeli olduğunuzun farkında olmaktır. Öfkenin ilk işaretlerini tespit edebilirseniz, ileri aşamalara geçmeden kendinizi frenleyebilirsiniz. Düzenli olarak vücudunuzda fiziksel belirtilerin bulunup bulunmadığını –Dişlerinizi veya yumruklarınızı sıkıyor musunuz? Midenize kramplar giriyor mu? Yutkunma zorluğu çekiyor musunuz? Dudaklarınızı ısırıyor, kaşınmadığı halde sürekli olarak aynı bölgeyi kaşıyor musunuz?- kontrol edin. Herkes sinirlendiği veya öfkelendiği zaman ne gibi belirtiler sergilediğini keşfedebilir. Öfkenizin gerçek nedenini keşfetmeye çalışın. Pek çok insan acı veren veya korku uyandıran duyguları öfke maskesinin ardında gizler. Umutsuz, korkak, çaresiz, suçlu, yitik, terk edilmiş gibi hissetmektense, öfke ile salgılanan adrenalinden kaynaklanan güçlülük hissi insanlara daha iyi gelebilir. 3 Sorun yaratmayın; sorun çözün Bazen öfke ve bunalım, hayatımızda kaçamadığımız bazı sorunlardan kaynaklanıyor olabilir. Öfke nöbetlerinin tümü yanlış hedefe yöneltilmiş olmayabilir; sorunlar karşısında gösterilen son derece sağlıklı, doğal tepkiler olabilir. Her sorunun bir çözümü olduğu yönündeki yanlış yönlendirmenin sonucunda çözümsüz durumlarda bunalıma girebilirsiniz. Bu gibi çözümsüz durumlarda çözüme odaklanmak yerine, sorun ile nasıl baş edeceğimiz ve en az zararı görecek şekilde nasıl bir strateji belirlememiz gerektiğine odaklanmalıyız. Böylece sorun çözülmemiş olsa bile daha sabırlı olmayı öğrenebilirsiniz. 4 Soğukkanlı ve sakin bir iletişim kurun Öfkeli insanlar hemen sonuca odaklanıp, eyleme geçme eğilimindedir. Ne var ki bu sonuçların bazıları doğru olmayabilir. Çok ateşli bir tartışmanın içindeyseniz, önce sakin olmaya çalışıp tepkilerinizi denetim altına alın. Aklınıza gelen ilk şeyi dile getirmeyin. Diğerlerinin söylediklerini dikkatlice dinleyip öyle cevap verin. Eleştiri karşısında savunmaya geçmeniz normaldir. Ancak savunma saldırı haline dönüşmemeli. Önce muhatabınızın eleştirilerini açıklamasına izin verin, hatta sorular sorun, ancak öfkenizin tartışmayı rayından çıkartmasına izin vermeyin. Sakin kaldığınız sürece iletişim daha yapıcı bir yola girecektir. 5 Mizaha yer verin “Aptalca espriler” öfkeyi pek çok açıdan yatıştırır. Öncelikle daha dengeli bir perspektif kazanmanıza yol açar. Örneğin birlikte çalıştığınız kişiye öfkelendiniz. Onu tek hücreli bir yaşam formu olarak düşünebilirsiniz. Espri yapmak, stresli bir ortamdaki gerginliği azaltabilir. Dr. Deffenbacher, esprili bir yaklaşım sergilerken de, alaycı olmamaya, kırıcı espriler yapmamaya gayret edilmesi gerektiğini söylüyor. Deffenbacher, kendisini aşırı ciddiye alan insanların her koşulda haklı olduklarına inandıklarını ve bu nedenle planlarının bozulmasına tahammül edemediklerini belirtiyor. Öfke ciddi bir duygudur, ancak öfkeye eşlik eden duygular, sonradan düşünüldüğünde sizi güldürecek kadar gayri ciddi olabilir. 6 Çevrenizi değiştirin Bazı durumlarda insanları içinde bulunduğu ortam öfkelendirebilir. Sırtınıza yüklenen sorunlar ve sorumluluklar sizde kapana kıstırılmış duygusu uyandırabilir. Bu gibi durumlarda kendinize mola verin. Stres yüklü anlarda, kişisel kaçış planları yapın. Örneğin işten eve dönen bir anne, “Evde yangın çıkmadıkça kimse benimle 15 dakika konuşmasın” diyerek kendisine soluk alacak bir zaman yaratabilir. Bu 15 dakikanın sonunda çocuklarının taleplerini daha büyük bir sabırla karşılık verebilir. 7 Kendinizi rahatlatmanın diğer yolları Zamanlama Tartışmaların kavgaya dönüşmeyeceği zamanlarda tartışmaya girin. Özellikle yorgun olduğunuz zamanlarda tartışmalardan uzak durun. Göz ardı etme Çocuğunuzun odasının dağınıklığı sizi öfkelendiriyorsa kapısını kapatın. Sizi kızdıran olaylardan ve nesnelerden uzak durun. “Çocuğum nasılsa bir gün odasını toplar ve ben de sinirlenmem” diye düşünmeyin. Hedefiniz bu olmamalı; hedefiniz sükûnetinizi korumak olmalı. Alternatifler oluşturmak İşe gidip gelirken trafikten rahatsız oluyorsanız farklı yolları deneyin. Kısaca sizi öfkelendirmeyecek yeni seçenekler yaratın. Öfkenin ifade ediliş şekilleri Öfkenin doğal dışavurumu şiddetli bir tepki şeklindedir. Öfke, aslında tehditlere karşı doğal bir uyum tepkisidir. Saldırıya uğradığımız zaman mücadele etmemizi ve kendimizi savunmamızı sağlayan güçlü, çoğunlukla saldırgan bir duygudur. Dolayısıyla hayatta kalmamız için yaşamsal bir önemi vardır. Diğer taraftan bizleri sinirlendiren, kızdıran herkese ve her şeye fiziksel olarak saldıramayız Yasalar, sosyal normlar ve sağduyu fren vazifesi görür. İfade edilmeyen öfke başka sorunlara gebedir. Pasif-agresif davranışlar öfkeli kişi kızdığı insanla yüzleşmek yerine, dolaylı yollardan acısını çıkartır gibi hastalıklı tepkilere yol açabilir. Veya sürekli alaycı ve düşmanca duygularla beslenen kişilik bozukluklarına yol açar. Devamlı olarak yanındakileri aşağılayan, eleştiren, alaycı yorumlar yapanlar genellikle öfkelerini yapıcı bir şekilde ifade etmeyi öğrenememiş insanlardır. Bu tür insanların sağlıklı ve uzun süreli ilişkiler kurabildiğini de söyleyemeyiz. Bazı insanlar niçin daha öfkeli? Colorado Eyalet Üniversitesi’nden psikolog Dr. Jerry Deffenbacher, bazı insanların ortalama bir insana göre daha çabuk öfkeye kapıldıklarını ve öfkelerini daha yoğun yaşadıklarını belirtiyor. Deffenbacher ayrıca öfkelerini sesli olarak dışa vurmadıkları halde kronik olarak sinirli olarak tanımlanan kişilerin bu gruba girdiğine işaret ediyor. Diğer taraftan aslında öfkelendikleri halde, bir köşeye çekilip, somurtmayı tercih edebilen insanlar da var. Çabucak öfkelenen insanların çoğunun, psikologların tanımı ile, engellenmeye karşı toleransları düşük olur. Başka bir deyişle, bu insanlar yapmak istediklerinin engellenmesine, set çekilmesine ve sorunlarla karşılaşmaya tahammül edemezler. Dahası haksızlığa uğradıklarını düşündükleri için öfkeleri daha da büyür. Örneğin küçük bir hatadan dolayı eleştirildiklerinde karşılarındakini şaşırtacak kadar büyük bir tepki gösterirler. Bu insanların bu kadar büyük bir öfkeye kapılmalarının nedenleri genetik veya fizyolojik kökenli olabilir. Bazı çocukların doğuştan daha sinirli, daha alıngan ve daha öfkeli oldukları yönünde bulgular söz konusu. Bir diğer neden de sosyokültürel kaynaklıdır. Öfke genellikle olumsuz bir duygu olarak algılandığı için kaygı, depresyon veya diğer duygular gibi açıkça ifade edilmesi doğru karşılanmaz; kaldı ki küçük yaşta bu duygunun kontrol altında tutulmasının daha doğru olduğu öğretilir. Sonuç olarak çocuk, öfkesi ile nasıl başa çıkacağını öğrenemez. Bu konudaki araştırmalar ayrıca aile yapısının da bu konudaki önemini gösteriyor. Çok çabuk öfkelenen insanların şiddet içeren, sevgisiz, kaotik, duygusal iletişimin çok zayıf olduğu ailelerden geldiği düşünülüyor. Saldırganlığı frenlemek için Öfkelenmek ve diğer insanlardan rahatsızlık duymak her insanın gün içinde bir çok kereler yaşadığı duygulardır, ancak kimse toplu taşıma araçlarında kendisini sıkıştırdığı için veya işyerinde eleştirildiği için öfkelendiği kişiyi dövmeye veya öldürmeye kalkışmaz. Buna engel olan özdenetimdir. Son araştırmalar özdenetimin egzersiz ile zayıflatılabileceğini veya güçlendirilebileceğini gösteriyor. Kriminologlar ve sosyologlar uzun zamandır özdenetimi zayıf olan insanların fırsat buldukları anda suç işleyebileceklerine dikkat çekiyor. “Bu bir dürtü” diye konuşan Güney Galler Üniversitesi’nden psikolog Thomas F. Denson, “Son yaptığımız çalışmalar özdenetim ve saldırganlık arasında çok sıkı bağlar olduğunu gösteriyor diyor. Kentucky Üniversitesi’nden DeWall ve Northwestern Üniversitesi’nden Eli J. Finkel, insanlarda özdenetimi azaltan deneyler gerçekleştirdiler. Birinde, deneklerin önüne koydukları tabağın içindeki kurabiyeleri yememelerini tembih ettiler. Bir süre kendilerini frenleyen deneklerin, daha saldırgan bir tavır ile kurabiyelere saldırdıklarını tespit ettiler. Deneklerin özdenetimleri bu şekilde zayıflatıldıktan sonra, çevreden gelen herhangi olumsuz bir geribildirim karşısında daha saldırgan bir tepki verdikleri izlendi. Özdenetim güçlendirilebiliyor Diğer taraftan piyano egzersizleri gibi özdenetimin de egzersiz yoluyla güçlendirilebileceği fikri kabul görmeye başlandı. Denson, deneylerinden birinde, deneklerinden genel olarak başat olmayan ellerini iki hafta boyunca daha sık kullanmalarını istedi. Başka bir deyişle sağ ellerini kullanan deneklere sol ellerini kullanmalarını söyleyen Denson, “Deneklere mouse kullanmak, kahve karıştırmak, kapı açmak gibi sorun yaratmayacak işlerde sol ellerini kullandırdık. Böylece başat ellerini kullanma alışkanlıklarından vazgeçmek için özdenetimlerini güçlendirmek zorunda kaldılar” diye konuşuyor. İki hafta sonra özdenetimleri az da olsa güçlenen deneklerin saldırganlık dürtülerini daha iyi kontrol ettikleri görüldü. Bir diğer deneyde ise aynı denekler başka bir öğrencinin hakaretlerine -hafif ölçekte- maruz bırakıldılar. Özdenetimlerini güçlendiren deneklerin hakaretlere çok fazla tepki vermediği izlendi. Kaynaklar
İnsanlar doğası gereği öfkelenmeye çok meyillidir. Asabiyet durumu genetik kökenli bile olabilir, kısacası hepimizin içinde öfkelenmeye hazır bir yan vardır önemli olan bunun dozunu ayarlayabilmektir. Olan bitene haddinden fazla tepki verirsek bu durumda öfke kontrolümüzü sağlayamamış oluruz. Peki nedir bu öfke kontrolü ve nasıl sağlanır merak ediyor musunuz? Sizler için derledik... Öfke Kontrolü Öfke çok hafif bir kızgınlıktan hiddete kadar değişik yoğunlukta yaşanabilen bir duygudur. Öfke kontrol problemi, her yaştan çocuk, ergen ve yetişkinde görülen oldukça sık rastlanılan bir sorundur. Eğer kendinizi ve tepkilerinizi kontrol etmekte zorlanıyor, haklıyken haksız duruma düştüğünüz, pişman olduğunuz, ilişkilerinde problemler yaşadığınız öfke patlamaları yaşıyorsanız, öfkenizi kontrol etmekte sorunlar yaşıyorsunuz demektir. Öfke kontrolünde amaç, öfkeyi tamamen ortadan kaldırmak değil, öfkenin sağlıklı bir şekilde ifade edilebilmesini sağlamaktır. Öfkenin ele alınıp, konrol edilmesinde birçok yöntem vardır Öncelikli olarak, kişinin kendi düşünce ve duygularının farkına varması ve onları tanıması etmekte zorlandığınız bir öfke içsel olarak yaşadığınız bir çatışmanın habercisidir. Öfkelendiğiniz durumları belirleyerek, öfkenizin altında yatan bilindışı suçluluk, yetersizlik, değersizlik algılarınızı keşfetmeniz gerekir. Öfkelendiğinizi hissettiğiniz anda aklınızdan neler geçtiğine dikkat edin ve bu düşünceleri tespit edin. Yapılan aşağıdaki bilişsel çarpıtmaları içerip içermediğine bakın. Çünkü öfke incelendiğinden çoğunlukla yanış yorumlama ve anlaşılmaların olduğu görülür. İki uçlu düşünme Olayları ya da insanları ya hep ya hiç olarak değerlendirme eğilimidir. Olumsuz süzgeç Hemen hemen sadece olumsuzlar üzerine odaklanılır ve nadiren olumlular önemsenmesidir. Aşırı Genelleme Tek bir olay temelinde bütünsel bir olumsuzluk algılanmasıdır. Zihin Okuma İnsanların düşünceleri hakkında yeterli kanıt olmaksızın onların ne düşündüğünü bildiğini varsaymasıdır. Kişiselleştirme Kendisiyle ilgili olmasa ya da çok az ilgili olsa bile olayları kendisine atfedilmesidir. Aşırı Büyütme Felaketleştirme Başkalarının ya da kendisinin hatalarını ya da değerini büyütmesidir. -Meli, -Malı Cümleleri Kendisinin ya da başkalarının deneyimlerinin zorunluluklarla değerlendirilmesidir. Etiketleme Kendisinin veya karşısındaki kişinin bir davranışına dayanarak tutumu hakkında genel bir sonuca varılmasıdır. Bu tarz düşünme tarzlarınızın olup olmadığına dikkat ederek yanlış yorumlarda bulunup bulunmadığınıza dair bir dikkat geliştirmek ve alternatif olumlu düşünce yapısını oluşturmak gerekir. Soğukkanlı ve sakin bir iletişim tarzı geliştirilmelidir. Bu nedenle hemen sonuçlara odaklanıp, eyleme geçmek yerine, sakin kalmaya çalışıp, tepkilerinizi kontrol altına almaya çalışmak ve ilk aklınıza gelenlerle eyleme geçmeyin. Karşı tarafı sonuna kadar dinleyip, asıl söylemek istedikleriniz belirleyin. Bazı çok basit davranışsal müdahalelerle sakinleşmeye çalışın. Mesela, size öfkelendiren ortam ya da durumdan uzaklaşarak kendinize sakinleşme süresi tanıyın. Her ne kadar kolay olmasa da karşınızdaki kişiyle empati kurmaya çalışmak, onu anlamaya ve davranışlarının nedenini bulmaya çalışmak, öfke duygunuzda değişimlerin olmasına yardımcı olacaktır.
Bu yazıda, öfke kontrol bozukluğu tedavisi ile ilgili bazı bilgileri ve düşüncelerimi paylaşıyorum. Yazının anahtar kavramları şunlardır öfke, öfke kontrolü, öfke kontrol problemleri, öfke kontrol bozukluğu, öfke kontrol bozukluğu tedavisiÖfke üzerine düşünmek, konuşmak, yazmak, duygu üzerine de düşünmek, konuşmak, yazmaktır. Çünkü, öfke bir duygudur; hem de, psikolojide, temel duygular arasında kabul edilen bir duygu. Bu yüzden, öfke hakkında ayrıntılara girmeden, duygu hakkında birkaç noktaya dikkatinizi çekmek isterim.“Ne hissediyorum?” ve “Nasıl hissediyorum?” soruları, bizi, duygumuzun dildeki karşılığına götürebilir.“Ne hissediyorum?” sorusuna şu tür cevaplar verebiliriz korku, üzüntü, pişmanlık, suçluluk, endişe, umut, sevinç, mutluluk, öfke/ kızgınlık/ sinirlilik…“Nasıl hissediyorum?” sorusunun cevapları da şu şekilde olabilir korkmuş, üzgün, pişman, suçlu, endişeli, umutlu, sevinçli, mutlu, öfkeli/ kızgın/ sinirli…Duyguları çok genel olarak hoş ve nahoş olarak ayırabiliriz belki. Bununla birlikte, duyguları iyi-kötü diye gruplara ayırmayı makul bulmuyorum. Bunu yaptığımızda, iyiye yakın kötüye uzak olmaya çalışabilir, kendimize iyiyi helal kötüyü haram kılabiliriz. Oysa, sadece hoş duyguları değil nahoş duyguları da hissetmeye hissedebilmeye ihtiyacımız kavramı hakkındaki ayrıntıları başka bir yazıya bırakalım ve öfkeye odaklanalım nedir?Sözlük öfkeyi şöyle tanımlıyor Engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazapÖfke, öncelikle bir duygudur ve tüm duygular gibi kendini ifade etme işlevi görür. İç dünyada olanı dış dünyaya taşır/ sunar. O esnada -veya genel olarak- işlerin bizim için nasıl gittiğini -genelde de iyi gitmediğini- neler tetikler?Öfke literatürüne bakarsanız, öfkemizi tetikleyen pek çok şeyle karşılaşırsınız. Okumakta olduğunuz yazı bir makale olmadığı için ayrıntılarda kaybolmak istemiyorum. Ben, öfkeyi tetikleyebilecek faktörleri iki kategoride ele alabileceğimizi düşünüyorum– İstemediğimiz şeylerin olması Bu kategoride, “bizim için kötü” deneyimler yer alır. Bizim için kötü ifadesini özellikle dikkate almanızı isterim; çünkü, olaylara, durumlara verdiğimiz tepkiler son derece kişisel bizim için kötü için örnek bulmak çok zor değil Uykumuzun en tatlı anında üst kattan bir matkap sesinin gelmesi, sevişmenin nirvanasında çocuğumuzun uyanması, akaryakıta zam gelmesi, birinin bizi aşağılaması, haksızlığa uğramamız, bir haksızlığa şahit olmamız– İstediğimiz şeylerin olmaması Bu kategoride, “bizim için iyi” deneyimlerin yokluğudur öfkemizi tetikleyen. Arzularımızın gerçekleşmemesi, hayatın bize istediklerimizi vermemesi, bizi öfkelendirebilir. Özellikle bazılarımız, kendilerini daha fazla alacaklı hissettikleri için daha kolay ve fazla örnekler Partnerimizin sevişme talebimizi reddetmesi, tuttuğumuz takımın kaybetmesi, öğrencilerimizin bize beklediğimiz saygıyı göstermemeleri saygısızlık yapmaları değil, arkadaşımızın bizi haklı bulmaması…İstemediğimiz şeylerin olması ve istediğimiz şeylerin olmaması kafa karıştırıcı gelmiş olabilir size. Demek istediğimi netleştirmek için de bir örnek kullanmama müsaade edin görüşmelerinde, eşinden yakınan ve ona öfkelenen iki hanımefendi düşünelim Ayşe Hanım ve Fatma HanımAyşe Hanım’ın yakınması şu olsun Geçen gün, düğüne gitmek için hazırlanırken, eşim kıyafetime baktı ve “Bu elbise sana hiç yakışmamış; çok çirkin olmuşsun.” dedi. Bu, istemediğimiz bir durumun aşağılanmak varlığı için örnek Hanım’ın yakınması da şu olsun Geçen gün, düğüne gitmek için hazırlanırken, eşim bana ne kadar güzel olduğumu söylemedi; kıyafetimi fark etmedi bile. Bu da istediğimiz bir durumun beğenilmek yokluğu için örnek ki karşılaştığımız ve bizi öfkelendiren durumlar her zaman bu kadar ayrı durmayabilir; hatta çoğunlukla içe içe geçmiş bile olabilir. İstemediğimiz şeyin olması istediğimiz şeyin olmaması iflas etmemiz-para kazanamamamız anlamına da gelebilir tabii ki. Gene de bu ayırımı, öfke duygunuzu anlamak için bir ipucu olarak ifade tarzları Öfke ile ne yapıyoruz?Öfke ifade tarzı, çok genel olarak, öfkeyi ifade etme yaşama biçimlerini/ tarzlarını ifade eden bir kavramdır. Literatürde, genel olarak öfke ifadesi için üç tarz ele alınır öfkenin içe dönük yaşanması, öfkenin dışa dönük yaşanması ve öfkenin kontrol edilmesiÖfke kontrolü öfke yönetimi nedir?Psikoloji literatüründe, öfke kontrolü de öfke yönetimi de bir kavram olarak kullanılıyor, ele alınıyor. Müsaadenizle, ben, bu yazıda, ikisini de aynı anlamda psikoloji literatüründe, öfke kontrolü yönetimi, öfke ifade tarzları bağlamında ele alınıyor. Genel olarak, öfkeyi ifade etmede üç tarz kullandığımızı söyleyebilirizÖfkenin içte tutulması Öfkeyi içte tutmak, öfkeyi bastırmak veya baskılamak demektir. Bastırma ve baskılama birer savunma söz konusuysa, öfkemizin farkında olmayız; bir duygu olarak ondan haberimiz olmaz.“Öfke kontrolü” veya “öfke yönetimi”, öfke duygusunu, ilgili ihtiyacımızı karşılayacak şekilde, uygun durumda, uygun şekilde yaşayabilme ifade edebilme becerisidir. Tanımı biraz daha bir duygudur ve -tüm duygular gibi- insan hayatında bir işleve sahiptir. Bu yüzden, sağlıklı bir ruhsal işleyiş için, ruhsallığımızda ona alan açmalı, onu ifade kontrol bozukluğu nedir?“Öfke kontrol bozukluğu”, halk tarafından, öfke odaklı psikolojik sorun veya bozuklukları dile getirmek için kullanılan bir ifadedir; psikiyatrik tanı kılavuzlarında yer alan bir tanı değildir. [Bununla birlikte, bazı makalelerde öfke kontrol bozukluğu ifadesine rastlayabilirsiniz.]Psikiyatrik tanı sistemlerinde DSM-5, ICD-10 ve PDM-2 öfke kontrol bozukluğu diye bir bozukluk yer almıyor. Bunun anlamı şudur Siz yaşadığınız öfke dolayısıyla bir psikiyatristle görüşürseniz, psikiyatrist, sizin için, “öfke kontrol bozukluğu” teşhisinde bulunmaz -tabii, psikiyatristin, tanı kılavuzlarını referans alacağını size şaşırtıcı gelmiş olabilir. Bunun için, şu anda, google üzerinde “öfke kontrol bozukluğu nedir” diye bir arama yapın ve ilk sayfada çıkan sonuçlara bakın. Karşılaştığınız sonuçların hiçbirinde öfke kontrol bozukluğunun tanımı tıbbi bir terim olarak yer almayacaktır. Öfke kontrol bozukluğu belirtileri diye listelenenler de öfke belirtileri olabilir kontrol bozukluğu ile kastedilen, öfkenin, yoğun, abartılı, orantısız, yıkıcı bir şekilde yaşanması; öfkeye şiddetin ve saldırganlığın eşlik etmesi olabilir kontrol bozukluğu yerine, öfke kontrol problemleri ifadesi bana daha doğru gibi geliyor. Nitekim, Bütün Ruh Hastalıkları İçin Yetişkin Psikoterapisi Tedavi Planlayıcısı adlı bir psikiyatri kitabında, Öfke Kontrol Problemleri başlıklı bir bölüm yer kontrol bozukluğu belirtileri nelerdir?Söz konusu bölümde, öfke kontrol problemi yaşayan yetişkin kişilerin tutumlarıyla ilgili bir liste de almaktadır. Öfke kontrol problemleriyle ilgili davranışsal tanımlar listesi şu maddelerden oluşmaktadırBelirli durumlara ya da durumsal temalara tepki olarak aşırı öfke örüntüsü çok duruma karşı aşırı öfke örüntüsü ile ilgili bilişsel ön yargılar gösterir ör. diğerlerinden beklentilerini ısrarla ister, öfkenin kaynağına karşı aşırı uyarılma genellenmiştir, “küçük” olaylara öfkeli tepkiler verir.Öfke ile ilgili fizyolojik uyarılmanın doğrudan ya da dolaylı kanıtları stres durumu ile ilgili orantısız saldırganlıklar, izleyen sözel saldırılar, saldırgan eylemler ya da mala zarar verme gibi öfke patlamaları geçmişi rapor olmayan gerginlik ve sıkıntılı durumlara karşı, aşırı sözel düşmanlık tepkisi birine karşı duygusal ve/veya fiziksel istismar duruma ya da başkalarına karşı ani ve sert yargılayıcı ifadeler ters bakma ya da göz kontağının kurulmadığı, gergin kasların da dahil olduğu beden dili ör. sıkılı yumruk ya da çene öfkeli olduğunu nedeniyle pasif-agresif örüntü gösterir ör. sosyal durumlarda geri çekilme, verilen yönergelere ve kurallara uyum sağlayamama ya da zamanında tamamlayamama, otorite figürlerinin arkasından şikayet etme, beklenen davranış normları ile ilgili toplantılarda iş birliği yapamama.Edilgen bir şekilde duygularını içinde tutar ve daha sonra kontrolsüz bir öfke patlaması reddedilme ya da eleştiri algılamasına karşı aşırı kızgınlık tepkisi gözdağı vermek için küfürlü bir dil bulur, saldırgan ve istismarcı davranışları için başkalarını ve kontrol elde etme aracı olarak saldırganlığı bir kişi, bu tutumları ne kadar çok/ sık/ yoğun sergiliyorsa, kişinin o oranda öfke kontrol problemi yaşadığını ile ilişkili olabilecek bazı bozukluklarYukarıda, psikiyatrik tanı kılavuzlarında öfke kontrol bozukluğu diye bir bozukluğun yer almadığını belirtmiştim. Öfke bir bozukluk/ hastalık değil, herhangi bir bozukluğun/ hastalığın belirtisi öfkenin bir semptom/ işaret sayılabileceği bozuklukları listeleyeceğim. Yukarıda belirttiğim, öfke ile ilgili maddeler sizin için tanıdıksa, aşağıdaki bozukluklardan birine veya daha fazlasına [ilgili maddelere tıklayıp tanımları okuyabilirsiniz] sahip olabilirsinizAralıklı patlayıcı bozuklukAralıklı patlayıcı bozukluk, herhangi bir kışkırtmayla orantısız olan ve bir maddenin, tıbbi durumun veya başka bir psikolojik bozukluğun etkileriyle daha iyi açıklanmayan, tekrarlayan dürtüsel saldırganlık eylemlerine karışan bireyleri sınıflandırmak için kullanılan bir terimdir. Kısacası, bir dürtüsel saldırganlık bozukluğudur. Kaynak I ve II bozuklukİki uçlu bozukluk bipolar bozukluk, eski adıyla manik-depresif hastalık iki ayrı hastalık dönemleriyle karakterize bir ruhsal bozukluktur. Bu hastalık dönemlerinden bir tanesinde taşkınlık mani, diğerinde ise çökkünlük depresyon bulunmaktadır. Birbirlerine zıt gibi görünen bu iki hastalık dönemi yatışma ve alevlenmelerle seyreder. Hastalık dönemleri dışında ise hasta hemen tamamen normale döner. Bazı hastalarda ise günlük yaşamı kısmen etkileyen kalıntı belirtiler görülmekle birlikte, hastalar düzelir. Kaynak bozukluğuÇocuk ve ergenlerin, kurallara, toplumsal değerlere uymaması ve başkalarının temel haklarına zarar verme şeklinde davranışlar sergilemesi davranım bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Davranım bozukluğu olan bireylerde; suçluluk ya da pişman olma duygusu ve empati kurma yeteneği daha az gelişmiştir. Okulda, işte ya da diğer önemli aktivitelerdeki kötü performansı önemsememe ve sığ duygulanım görülür. Kaynak durum nedeniyle kişilik değişimiTravma sonrası stres bozukluğu TSSBTravma sonrası stres bozukluğu travmatik bir yaşantının sonucunda oluşabilecek ruhsal bir yaşantılar, bir insanın kendisinin ya da başkalarının hayatını ve güvenliğini tehdit eden aşırı tehlikeli veya korkunç durumlardır. Böyle durumlara örnek olarak doğal afetler, ağır kazalar, savaşlar, ölümcül hastalıklar ile bedensel veya cinsel şiddet gösterilebilir. Bir veya birkaç travmatik durumun sonucunda, eğer bir kimsenin kendisi mağdur durumdaysa veya başka bir insanın başına gelen korkunç bir olaya mesela ağır bir trafik kazasına tanık olmuşsa, travma sonrası stres bozukluğu TSSB oluşabilir. Kaynak ya da birlikte olduğu kişinin fiziksel şiddeti için ruh sağlığı servisine başvurmaEşi olmayan bir yetişkinin istismarı için ruh sağlığı servisine başvurmaSınırda kişilik bozukluğuSınırda kişilik bozukluğu, etkilenen kişinin yoğun, değişken duygudurum ve davranış dönemleri ve değişmiş bir kendilik duygusu’ yaşadığı bir tür kişilik kişinin günlük yaşamla başa çıkma yeteneğini etkileyerek, arkadaşlarıyla ve ailesiyle dürtüsel eylemlere ve ilişki sorunlarına neden kişilik bozukluğu, kendine zarar verme ve intihar girişimleri ile ilişkili ciddi bir durumdur. Sınırda kişilik bozukluğu olan her on kişiden biri intihar eder. Kaynak kişilik bozukluğuAnti sosyal kişilik bozukluğu kişilerle ilişkide, düşünme şeklinde ve olayları algılayış biçiminde bozukluk olan kronik bir zihinsel hastalık olarak kabul edilir. psikopat psychopath olrak da isimlendirilir. Bu kişilerin yargı değerleri eksiktir ve yanlış ile doğru arasında ayrım yapamazlar. Sürekli olarak başkalarının haklarını çiğnerler ve başlarını belaya sokarlar. Bu kişiler genellikle yalan söyler, zarar verici davranışlarda bulunur, alkol ve madde bağımlılıkları vardır. Genellikle dürtüsel davranan, gereksinimlerinin hemen karşılanmasını arzulayan, düş kırıklığına ve bekletilmeye katlanamayan kişilerdir. Antisosyal kişiler başkalarının zararı söz konusu olduğunda yalnızca kendilerini düşünürler, başkaları için kaygı duymazlar ve suçluluk duyamazlar. Genellikle okul, iş ve ailesel sorumlulukları üstlenemezler. Başkalarına zarar verdikleri gibi kendi bedenlerine de zarar verebilirler; bu durum, başkalarına zarar veremedikleri zamanlar olur. Sürekli, tutarlı bir ilişki kuramazlar. İlişkiyi sürdürseler bile bu ancak zor kullanarak, tehditlerle, fiziksel şiddetle mümkün olur. Kaynak kişilik bozukluğuParanoid kişilik bozukluğu genel tanımı ile kişinin diğer kişilere aşırı derecede nedensiz ve süreklilik arz eden bir şekilde şüpheci ve güvensiz yaklaşımıdır. Kişinin günlük yaşamını etkiliyorsa, sorumluluklarını engelliyorsa ve sık sık tekrar ediyorsa bu teşhis kişiler, genellikle şüpheci ve öfkeli yaklaşımlarından ötürü yakın ilişkiler kuramazlar. Kuşkucu, gergin, alıngan kişilerdir. Diğer kişilerin onlar hakkında kötü düşünceler beslediğini düşündükleri için yalnız kalmayı tercih ederler. Bu kişilerde başkalarına soğuk, mesafeli duran, çabuk eleştiren, eleştiri kaldıramayan özellikleri belirgindir. Eşleri ve sevgililerinin sadakatsizliği ile ilgili kuşkulara kapılırlar. Kaynak kişilik bozukluğuNarsistik kişilik bozukluğu, kişinin kendisini aşırı derecede önemli görmesi ve sürekli bir hayranlık isteği ile tanımlanan zihinsel bir rahatsızlıktır. Bu kişiler kendilerini diğer kişilerden üstün görme eğilimindedirler ve diğer kişilerin hislerine neredeyse hiç saygı duymazlar. Başkaları tarafından yargılanmaya karşı aşırı hassasiyetleri söz konusudur. Kendisinin ayrıcalıklı bir insan olduğuna inanır ve bunun aksi yönünde bir tutumla karşılaştığında karşısındakini değersizleştirir ve kendisini alkışlayacak başka hayranların arayışına çıkar. Girdikleri her ortamda en güzel, en başarılı, en gözde olmak ilk hedeftir. Bu şekilde kendilerini güvende hissederler. Başkaları ile işbirliği kurmakta zorlanırlar çünkü üstünlüklerini ispatlamaya çalışırlar ya da eksikliklerinin görülmesini istemediklerinden işbirliği kurmaya yanaşmazlar. Fakat bu süper kişiliğin altında, aşırı kırılgan bir öz saygı ve kolayca incinebilir bir hal vardır. Başkaları ile ilişki kurmasının nedeni bir şeyler paylaşmak değil kendinin ne kadar mükemmel biri olduğunun onaylanmasına duyduğu müthiş ihtiyacıdır. Kaynak kişilik bozukluğuBu bozukluk listesinin bize söylediği şeylerden biri şu olabilir Her öfke aynı şeyi ifade etmediği gibi her öfke problemi de aynı psikolojik bozukluğu işaret arada unutmamalısınız ki, burada okuduklarınızdan hareketle kendinize -veya bir başkasına- bir tanı koyamazsınız. Psikiyatrik tanı koymak ciddi bir iştir ve sadece hekimler psikiyatristler tarafından gerçekleştirilebilir.
Kontrolsüz öfke, beraberinde şiddeti getiriyor. Öfkeye, yaşanılan olayın aksine o olaya yüklenilen anlamların sebep olduğunu belirten uzmanlar, “Duygular bir durum ile karşılaştığımızda o duruma yüklediğimiz anlam tarafından şekillendirilir. Aslında bizi öfkelendiren yaşadığımız olay değildir, o olay hakkındaki düşüncelerimiz, olaya ve o duyguyu deneyimlemeye yüklediğimiz anlamlardır” diyerek, olaylar karşısında farkındalık, istek ve egzersiz ile öfke kontrolünün öğrenilebileceğini vurguladı. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Uzm. Psikolog Simge Alevsaçanlar, “Şiddet davranışı öfke, üzüntü, çaresizlik, umutsuzluk, kaygı, korku, hayal kırıklığı gibi yoğun duyguların kontrol edilememesi, sağlıklı şekilde yönetilememesinden kaynaklanan bir sonuç, bir tepkidir” diyerek, öfke kontrolü hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. ÖFKEYE OLAY DEĞİL, OLAYA YÜKLENEN ANLAM SEBEP OLUYOR “Şiddet davranışını tek boyutlu olarak ele almak doğru olmaz. Şiddet davranışını etkileyen birden çok bileşen vardır. Fakat bunların içinde belki de en önemlisi kişinin yoğun duygular ile kurduğu ilişki biçimidir. Duygular bir durum ile karşılaştığımızda o duruma yüklediğimiz anlam tarafından şekillendirilir” diyen Simge Alevsaçanlar, “Aslında bizi öfkelendiren yaşadığımız olay değildir, o olay hakkındaki düşüncelerimiz, olaya ve o duyguyu deneyimlemeye yüklediğimiz anlamlardır. Kişi deneyimlediği duyguları düşman, kötü ya da zayıflık vb. olarak algıladığında, onlar tarafından saldırıya uğradığını hissettiğinde bu duyguları savuşturmak ve kendi duygusal dengesini yeniden sağlamak için, karşı saldırıya geçebilir. Böylesi bir tabloda kişinin saldırısı istenmeyen duruma sebep olduğunu düşündüğü kişi ya da faktörlere karşı olabilir” dedi. SUÇLARIN CEZASIZ KALACAĞI DÜŞÜNCESİ ŞİDDETİ TETİKLİYOR “Günümüzde özellikle artmış olan şiddet olaylarının birçok başka sebebi bulunmaktadır” diyen Simge Alevsaçanlar, “Ülkemizde son yıllarda, toplumun hatırı sayılır bir kesiminde hukuki süreçlerin yeterince adil işlemediğinde ilişkin düşüncelerin varlığı dikkat çekmektedir. Adalet sisteminin yeterince iyi işlemediği ile ilgili deneyimler ve inançlar suçların cezasız kalacağına dair düşünceleri pekiştirir. Bu da şiddet gibi uygun olmayan davranışların gerçekleşme olasılığını artırır, insanların davranışlarını kontrol etme gereksinimlerini azaltır. Şiddet davranışı sonucunda önemli bir bedel ödeyeceğine dair inanç ne kadar zayıf ise o davranışın gerçekleştirilme olasılığı o kadar artar. Zihin hızlıca kar-zarar hesabını yapar ve zarar yoksa ya da göze alınabilecek boyutta ise davranışı durdurma, engelleme aynı ölçüde azalır. Bu durumda şiddet davranışının ortaya çıkma eğilimini artırır” şeklinde konuştu. HABER DİLİNİN KULLANIMI ŞİDDETİ NORMALLEŞTİRİYOR Medyada sıklıkla şiddet haberlerinin şiddeti gerekçelendirecek şekilde veriliyor olmasının bir diğer önemli nokta olduğunu belirten Alevsaçanlar, sözlerini şöyle sürdürdü “Yasak aşk yaşayan kızını vahşice öldürdü’, Tedavi iyi sonuç vermeyince doktoru bıçakladı’, Aşkına karşılık bulamayınca sokak ortasında dövdü’’ şeklinde şiddetin bir sebep gösterilerek haber olarak yayınlanması, şiddet davranışının rasyonalize ve normalize edilmesine yol açabilir ve bu da saldırgan davranışların görülme sıklığını artırabilir. DİZİ VE FİLM KARAKTERLERİ, DAVRANIŞLAR ÜZERİNDE BÜYÜK ROL OYNUYOR Medyadaki haberlerin yanı sıra diziler ve filmlerdeki karakterlerde de şiddet davranışının sıklıkla görülmesi; özellikle erkek figürlerin saldırgan, şiddet eğilimli, öfkeli karakterler ile özdeşleştirilmesi ve toplumun özellikle genç kesimlerinin bu karakterleri rol-model olarak benimsemesine ve dolayısıyla bu karakterlerin davranışlarını da örnek alarak uygulamasına sebep olabilmektedir. Bu nedenle dizi ve filmlerde karakterler yolu ile verilen mesajlar şiddet davranışının yaygınlığının artmasında önemli bir etken olabilir. Şiddet içerikli oyunlar da özellikle yine genç kesimde şiddet davranışının görülme sıklığını artırmaktadır.” ÖFKE KONTROLÜNÜ SAĞLAMAK MÜMKÜN “Öfke bir duygudur tıpkı üzüntü, sevinç, hüzün gibi. Her duygu insan yaşamında önemli ve gereklidir, öfke duygusu da bunlara dâhildir. Önemli olan bu duyguyu uygun şekilde deneyimlemek ve ifade edebilmektir” diyen Uzm. Psikolog Simge Alevsaçanlar, “Bu tıpkı hayat içinde öğrendiğimiz diğer beceriler gibi öğrenilebilen bir beceridir. Kimimiz bu konuda hiç sorun yaşamaz iken kimimiz bu konuda kendimizi geliştirmeye ihtiyaç duyarız. Öfke kontrolünde ilk olarak kişinin öfke duygusu ile kurduğu ilişki biçimini değiştirmek, onu düşman ya da uzaklaşılması gereken bir zehir gibi görmek yerine duyguyu fark etmek ve yargısızca, iyi kötü şeklinde ayırmadan kabullenmek gereklidir. Bu kişiyi daha sakin ve kontrollü kılar. Bir sonraki adım ise öfke duygusuna sebep olan düşüncelerimizi tespit etmek ve yeniden değerlendirmektir. Çoğunlukla zihnimizden hızla ve otomatik olarak geçen düşüncelerin farkında olmadan onları doğru kabul edip tepki veririz. Öfke kontrolünde duygumuza sebep olan ve şiddetini artıran çoğunlukla çarpıtılmış düşüncelerimizi fark etmek ve yeniden değerlendirmek gereklidir. Son olarak da öfke duygusunu bardaktan boşalırcasına değil de saha kontrollü ve sakin olarak nasıl ifade edebileceğimizi öğrenmek gereklidir. Tüm bu süreç farkındalık, istek ve yeterince egzersiz yaparak öğrenilebilir” şeklinde konuştu. ÇOCUKLAR ŞİDDETİ ÖĞRENİYOR! Uzm. Psikolog Simge Alevsaçanlar, “Çocukluk döneminde bir davranışı öğrenmede ebeveynlerimizin ya da bakım verenlerimizin davranış şekilleri ve tepkileri oldukça kritiktir” diyerek, sözlerini şöyle tamamladı “Öğrenmede gözlem ve model alma etkili bir yoldur ve çocuk da bu yollarla birçok davranışı öğrenir. Bu nedenle evde aile üyeleri arasında bir çatışma yaşandığında gösterilen davranış paterni, çocuğun ileride benzer bir davranış paternini göstermesinde büyük öneme sahiptir. Eğer evde aile içi şiddet var ise, çocuk buna şahit oluyorsa ya da maruz aklıyor ise muhtemelen erişkin yaşantısında o da sorunlar karşısında saldırgan davranışlar gösterme eğiliminde olacaktır. Fakat bu bir mutlak gerçeklik değildir. Ailesinde şiddet olan her kişi yetişkinliğinde benzer davranışlar gösterecek diye bir genelleme yapmak doğru değildir. Onun yerine bu yönde riski artırdığını söylemek daha doğru olur.”
öfke kontrolü olmayan birine nasıl davranmalı