🐮 Kuranda Geçen Yardımlaşma Ile Ilgili Ayetler

İBRAHİM (a.s)'IN HAYATI VE RİVAYETLER. HZ. İBRAHİM (a.s) İLE İLGİLİ RİVAYETLER. Rivayet edildiğine göre Hz. İbrahim (a.s.) ölüm meleğine, "Günahkârların ruhunu alırken büründüğün şeklini bana gösterir misin?" diye ricada bulundu. Azrâil (a.s.), "Sen o halinle bana bakmaya güç yetiremezsin" dedi. Dinimizin ana kaynağı, aynı zamanda kendi kendini açıklayan, ayrıntılarla detaylandıran ve tefsir eden olan yüce kitabımız Kur’an’da, dua İle ilgili ayetler geniş bir yer tutar. 200 kadar ayet doğrudan doğruya dua ile ilgilidir. Bu ayetler demetinde sırasıyla; adam öldürme olaylarına kısasla karşılık verilmesi gerektiği ile bununla ilgili hukukî düzenlemelerden, ölmeden önce yapılacak vasiyyetten, oruç tutmanın farz oluşundan, duanın ve itikâfın İslâm’daki yerinden ve son olarak da mal ile ilgili olarak çıkacak ihtilaflardan dolayı yargı KURÂN-I KERÎM’DEKİ TEMEL EMİRLER VE YASAKLAR EMRE DORMAN İstanbul Yayınevi 2011 www.istanbulyayinevi.net f İstanbul Yayınevi Eser Adı: Kur’ân-ı Kerîm’deki Temel Emirler ve Yasaklar Yazar: Emre Dorman İletişim: www.emredorman.com Kapak Tasarım: Yunus Karaaslan Sayfa Düzeni: Adem Şenel ISBN: 978-605-88082-3-2 Baskı ve Kurân-ı Kerim'de yer alan mekr ile ilgili kelimeler, Kitâb-ı Mu-kaddes cümlelerinde de zikredilir. Örneğin; yalancılık,84 ahlaksızlık,85 aldatma,86 hile87 gibi filleri işlemek Kitap Ehline yasaktır. Aynı fiiller Müslümanlara da yasaktır. Bu durum, bütün peygamberlere emredi-80 Beled, 90/10. 81 En’âm, 6/153. 82 Bk. Nisâ KurAn’Da Geçen “Ey İnsanlar” Ve “Ey İman Edenler” Hi̇taplariyla Başlayan Ayetler Arasinda Bi̇r Mukayese; Kur’an’da Hıristiyanlar ve Hıristiyanlık; Kur’an’da İlahi Bilgi; KUR’AN’DA HİKMET KAVRAMI -Tefsirlere Göre Hikmet Ayetleri; Kur’an’da Kadınla İlgili Yerel Kültürün Fenomenolojisi İştebu muhkem /değişmez bir ana kuralın temel özellikleri şunlardır; 1) Değişmez /statik özelliklidir. 2) Her topluma uygun özelliklidir. 3) Her zaman geçerli /ezeli ve ebedi özelliklidir ve. 4) Tartışılmadan kabul edilip benimsenecek özelliklidir, yani mutlak, kesin farz bir ana kuraldır. 9BpFho. 1 Kuranda ağaç kurdu ile ilgili ayetler ve sureler hangileri Kurani Kerimde ağaç kurdu hakkında neler söyleniyor Kuranda geçen ağaç kurdu ve ağaç kurdu ile ilgili ayetler Güzel Kurani kerimimizde geçen ağaç kurdu ile ilgili ayetler. Kuranda geçen ağaç kurdu ile ilgili ayetler tarafmizca seçilip otomatik ağaç kurdu ile alakali tahmini 1 ayet geçiyor 3414 - Ne zaman ki Süleyman'a ölümü hükmettik, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadı. Yalnız bir güve böceği yere dayandığı asâsını yiyordu. Bu sebeple Süleyman yere yıkılınca ortaya çıktı ki, cinler eğer gaybı bilir olsalar o zilletli azab içinde bekleyip durmazlardı. İslam’da iyilik ve takvada yardımlaşmanın önemi ve fazileti nedir? İyilik ve takvada yardımlaşmak ile ilgili ayet ve ve takvâda yardımlaşmak ile ilgili ayet ve hadis-i şerifler. İYİLİK VE TAKVÂDA YARDIMLAŞMAK HAKKINDA AYETLER “İyilik ve Takvada Yardımlaşın” Ayeti “İyilik ve takvâda birbirinizle yardımlaşınız.” Mâide sûresi, 2 İmam Nevevî, bu kısmın başlığını, kısaca açıklamaya çalışacağımız bu âyetten almıştır. Çünkü, iyilik ve takvâda yardımlaşmak İslâm’ın temel kâidelerinden biridir. Birr Ne Demektir? Âyette geçen ve iyilik diye tercüme ettiğimiz “ birr” kelimesi, her türlü iyiliği, hayrı, hayırda kemâli ifade eder. Birr’in zıddı itaatsizlik, hayrın zıddı ise şerdir. Birr tabiri, Allah için kullanılırsa, kullarına verdiği sevap, kul için kullanılınca Allah’a itaat anlamına gelir. Birr, itikâdî veya amelî hükümlerle ilgili olabilir “Yüzlerinizi doğudan yana ve batıdan yana çevirmeniz iyi olmak demek değildir...” [Bakara sûresi 2, 177] âyetinde, birr’in itikadî esaslarla ve amelî hususlarla ilgili oluşunu açıkça görürüz. İman, dinin başlangıcı, birr ise dinin gayesidir. Dinin, insanları ulaştırmak istediği hedef, Tevhid inancı ve hayır olarak özetlenebilir. Takva Ne Demektir? Takvâ, Allah’ın himayesine girmek, emrini tutup azabından kurtulmaktır. Takvâ, mâna ve mahiyeti oldukça geniş terimlerden biridir. Dinde iki anlamda kullanılır Geniş anlamda, âhirette zarar verecek olan her şeyden sakınıp korunmaktır. Dar anlamda ise, nefsi, cezayı hak edecek her türlü günahtan korumaktır. Takvânın çeşitli dereceleri vardır Takvânın en üstünü, her ne şekilde olursa olsun Allah’a itaat edip hiç isyan etmemek, daima zikredip O’nu hiç unutmamak ve her zaman şükredip hiç küfrân-ı nimette bulunmamaktır. Bu mertebe, sadece büyük peygamberlere aittir. Takvânın, kebâir denilen büyük günahları ve sagâir adı verilen küçük günahları işlememek, bunun yanısıra mekruhlardan sakınmak, ayrıca mübah olan şeyleri, aşırılığa kaçmadan yeterince yapmak gibi mertebeleri vardır. Mü’minler, ana hatlarıyla tanıtmaya çalıştığımız birr ve takvâda birbirleriyle yardımlaşacaklar, âyetin devamında da açıkça belirtildiği gibi, günah ve düşmanlıkta, haddi aşmakta yardımlaşmayacaklardır. “İnsan Hiç Şüphesiz Hüsran İçindedir” Ayeti “Zamana and olsun ki insan hiç şüphesiz hüsran içindedir. Ancak, inanıp yararlı iş işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.” Asr sûresi, 1-3 Asr sûresi, Kur’ân-ı Kerîm’in en kısa sûrelerinden biridir. Müfessirler, lafız itibariyle kısa olan bu sûre ile ilgili uzun tefsirler yapmayı yeğlemişlerdir. Onların birtakım tercihlerine burada temas etmeyeceğiz. Sûre-i celîlede, insanların çoğunun, her asırda, her zamanda ve özellikle son zamanda, yani Resûl-i Ekrem Efendimiz’in gelişinden kıyamete kadar geçecek zamanda, bir hüsran içinde olacağı haber verilir. Ancak hüsranda olmayanlar da vardır; bunlar inanan, sâlih amel işleyen, birbirlerine hakkı tavsiye eden, sabrı tavsiye eden kimselerdir. Hüsran Ne Demektir? Hüsrân, kazanacak yerde zarar etmek, sermayeyi zayi etmek, ne-ticede iflâs edip mahrumiyet içinde kalmak anlamına gelir. İnsanın sermayesi ömrüdür. Ömür ise her gün, her saat, her an ve her nefes tükenip gitmektedir. Bu giden ömür, insanın kendi mülkü de değildir. Allah’ın mülkü olup onun adına güzel kullanarak, kârından faydalanması için insana sayılı ve hesaplı olarak verilmiş ödünç bir sermaye gibidir. İnsanın gerçek saadeti, âhireti sevmekte, dünya lezzetle-rine, elem ve kederlerine değer vermemek ve bunlara bağlanıp kalmamaktadır. Fakat insanların çoğu yaratılışı gereği, dünya ile meşgul ve onu istemeye aşırı derecede düşkündür. Bundan dolayı da hüsrandadırlar. Ancak şu vasıfları taşıyanlar hüsranda değil, kârdadırlar Hüsrana Düşmeyecekler İman edenler Bunlar, Allah’a hakkıyla inanıp, indirdiğini tasdik eden, ona ihlâs ile ibadet ve taate söz verenlerdir. Sâlih ameller işleyenler İmanları sadece gönüllerinde ve dillerinde kalmayıp bütün hislerine, akıllarına ve varlıklarına işleyerek iradelerine sahip olan, yaptıkları işleri iman ve itikadlarına, Allah’ın rızasına ve indirdiği ahkâma uygun şekilde yapanlardır. Birbirlerine hakkı tavsiye edenler Bütün kararlılıkları ve gayretleri hakka yönelik, imanları, amelleri, sözleri hep haktan yana olanlardır. Onun için bunlar insanlara riyâkârlık, münafıklık yapmazlar. Başkalarına zarar vermez, insanlarla ilişkilerini kesmezler. Başkalarına yaltaklanmaz, dalkavukluk etmezler. Hep hakka dâvet eder, iyiliği emir, kötülükten nehiy vazifesini yerine getirirler. İnsanları hayra çağırır ve dinin nasihat olduğu gerçeğini bir an bile unutmazlar. Birbirlerine sabrı tavsiye edenler İman edip gereğini yerine getirmek, sâlih ameller işlemek, hakkı tavsiye görevini yapmak hiç de kolay değildir. Bunun için zamanın belalarına, nefislerin yönelişlerine, hayır yapmak, hak yolda gitmek için karşılaşılacak eziyetlere, zorluklara katlanmak gerekecektir. Bunlar ancak sabırla mümkündür. Sabır, nefsin iyi bir iş yapmak veya fenalıklardan kaçınmak için acıya, güçlüklere göğüs gerebilme kuvvetidir. Sabır, ya elem ve kederlere, acı ve üzüntülere karşı gösterilen tahammül cinsinden olur; veya dünyalık lezzetlere ve şehvetlere karşı direnme cinsinden olur. Bütün bunlar birer iyilik ve hayırdır. Lafız olarak kısa, fakat mahiyeti çok geniş olan bu sûrenin burada zikredilmesinin sebebi özetle bu sayılanlardır. İmam Şâfi bu sûreyle ilgili olarak “İnsanların tamamı veya çoğunluğu, bu sureyi düşünme hususunda gaflettedirler” demiştir. İYİLİK VE TAKVADA YARDIMLAŞMAK HAKKINDA HADİSLER Cihada Gitmiş Gibi Sevap Kazanmak ile İlgili Hadis Ebû Abdurrahman Zeyd İbni Hâlid el-Cühenî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu “Kim Allah yolunda cihada gidecek bir gaziyi techiz eder, cihad için gerekli olan ihtiyaçlarını karşılarsa, âdeta cihada gitmiş gibi sevap kazanır. Cihada giden gazinin arkada bıraktığı ailesine güzelce bakıp onların ihtiyaçlarını karşılayan kimse de sanki cihad yapmış gibi sevap kazanır.” Buhârî, Cihâd 38; Müslim, İmâre 135-136. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 20; Tirmizî, Fezâilü’l-cihâd 6; Nesâî, Cihâd 44 Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Cihada giden bir gaziyi techiz etmek, onun savaş ihtiyaçlarını karşılamak faziletlidir. Gerekli savaş malzemelerine sahip olmadan cihada çıkılamayacağı gerçeğini herkes kabul eder. Kabul etmemiz gereken bir başka gerçek de, herkesin savaş malzemesi temin etmesinin imkânsızlığıdır. Tabii ki günümüzde durum tamamen farklıdır. Artık ülke-ler düzenli ordu bulundurmakta, bütçelerinin büyük bir bölümünü bu ordunun ihtiyaçlarına ayırmaktadır. Bugünün silahları da, şahısların elde edemeyeceği kadar yüksek fiyatlıdır. Ancak devletlerini devam ettirmek kararlılığında olan milletler, dünyanın şartlarına ayak uydurmak zorundadırlar. Burada müslüman toplumlara düşen görev, kendi kendilerine yeterli hale gelebilmek ve başkalarına muhtaç olmamaktır. Bunun gerçekleşebilmesi için müslüman fertlere de önemli görevler düşmektedir. Her fert gücünün yettiği oranda ülkesinin kalkınmasına, gelişmesine ve milletler arası yarışta önde olmasına katkı sağlamalıdır. Konunun özel boyutu dışında bir de genel boyutu düşünülecek olursa, iyilik kabul edilen her hususta müslümanların birbirleriyle yardımlaşması gerekir. Günümüz savaşları, eski savaşlardan çok farklıdır. Savaş sadece cephede değil, cephe gerisinde de büyük tahribatlar yapmaktadır. Acımasız katliamlar, öldürmeler, sakatlamalar, yakmalar ve yıkmalar meydana gelmektedir. Cepheye gidenlerin geride bıraktıkları aile fertle-rine gereken ilgiyi göstermek, onları koruyup kollamak, bakımlarını üstlenmek, görülecek işlerini görmek, geçimlerini sağlamak, cephede cihad yapanın sevabı gibi sevap kazanmaya vesile olur. Hadisten Öğrendiklerimiz Cihada giden bir Müslümana yardımcı olmak, onun cihadda ihtiyaç duyacağı malzemeleri temin etmek, cihada katılmış gibi sevaptır. Cepheye cihada giden bir gazinin geride kalan aile fertlerine yardımcı olmak ve ihtiyaçlarını gidermek, cihad sevabı kazanmaya vesile olur. Fiilen yapılan cihadın sevabı başka bir amelle kıyaslanmayacak kadar üstündür. “İki Kişiden Biri Cihada Gitsin. Kazanılacak Sevap İkisi Arasında Ortaktır” Hadisi Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Hüzeyl kabilesinin Lihyânoğulları üzerine ordu sevketmek istedi. Bu sebeple şöyle buyurdu “İki kişiden biri cihada gitsin. Kazanılacak sevap ikisi arasında ortaktır.” Müslim, İmâre 137 Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ in üzerlerine ordu sevketmek istediği Lihyânoğulları, o sırada henüz müslüman olmamıştı. Peygamberimiz’in onlara ordu göndermesinin sebebi, dine dâvet edildikleri halde İslâm’ı kabul etmemeleriydi. Gönderilecek ordu, onları son kez İslâm’a dâvet edecek, kabul etmedikleri takdirde onlarla savaşacaktı. Peygamberimiz, Lihyânoğulları üstüne asker sevkine karar verince, “Her kabileden yarısı cenge çıksın” diye talimat göndermişti. Hadiste geçen “her iki erkekten biri” denilmesinden maksat budur. Cihadda kazanılacak sevabın, gazaya gidenle yerine kalacak kimse arasında ortak oluşu, yukarıda da açıklandığı gibi, mücahid askerin bakmakla yükümlü olduğu geride kalan aile fertlerinin ihtiyaçlarını giderme şartıyladır. Bu en büyük sevaplardan biri olduğu için, cihadla neredeyse hükmen eşit sayılmıştır. Bu durum cephede savaşan mücahidin psikolojisi açısından ehemmiyet arzeder. Psikolojik rahatlık ve güven cihadda başarının en önemli şartlarından biridir. O halde mü’minlerin görevi, bu konularda birbirleriyle yardımlaşmak ve Allah’ın dinini yeryüzüne hakim kılmak için bütün gayretlerini sarfetmektir. Hadisten Öğrendiklerimiz Hayâtî bir zaruret olmadıkça, bütün insanların cepheye gitmesi şart olmadığı gibi bu doğru da değildir. Cepheye gitmeyenler, gidenlerin çoluk çocuğuna bakıp ihtiyaçlarını karşıladığı takdirde cihada katılmış gibi sevap kazanırlar. Çocuğun Haccı ile İlgili Hadis İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ravha mevkiinde bir deve kervanına rastladı ve – “Sizler kimlersiniz?” dedi. Onlar – Biz Müslümanlarız, sen kimsin? diye sordular. Peygamber efendimiz – “Ben Allah’ın Resulüyüm” dedi. İçlerinden bir kadın, küçük bir çocuğu Peygamberimiz’e doğru kaldırarak – Bu çocuğun haccı olur mu? diye sordu. Resûlullah Efendimiz – “Evet, ayrıca sana da sevap vardır” buyurdu. Müslim, Hac 409. Ayrıca bk. Ebu Dâvûd, Menâsik 7 Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Hadiste adı geçen Ravha, Medine yakınlarında bir yerdir. Burada kendileriyle karşılaşılan kişilerin hacca gittikleri anlaşılmaktadır. Karşılaşma ya geceleyin olmuş veya bu kimseler Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i daha önce hiç görmemişler. Çünkü onların Hz. Peygamber’i tanıyamadıkları anlaşılmaktadır. Hadisin Ebû Dâvûd rivayeti biraz daha detaylıdır. Resûl-i Ekrem Efendimiz, herhangi bir topluluk veya kişiyle karşılaştığında, şayet onları tanımıyorsa, Ebû Dâvûd rivayetinde görüldüğü üzere, önce onlara selam verir, sonra da kim olduklarını sorar, kendilerini tanıtmalarını isterdi. Kendisini de onlara tanıtırdı. Onun bu uygulaması, bizim için de bir örnek teşkil eder. İslâm âlimleri, bu hadisi delil göstererek büluğ çağına gelmemiş çocuğun haccının sahih olduğuna hükmetmişlerdir. İmam Mâlik, İmam Şâfiî, Ahmed İbni Hanbel ve âlimlerin büyük çoğunluğu çocuğun haccının sahih olduğu görüşündedirler. İmam Ebû Hanîfe ise, çocuğun haccının bir vâcibin yerine getirilmesi anlamında sahih olmayacağı kanaatindedir. Onun bu kanaatinin ve diğer görüşlere muhalif oluşunun temelinde, çocuğun haccının makbul olup üzerine hac ahkâmı, fidye, ceza kurbanı gibi, mükelleflere mahsus başka hükümlerin gerekmemesi hususu vardır. O, çocuk için bunların hiç birini kabul etmemekte ve dolayısıyla çocuğun haccının, hac ibadetinin öğretimi olduğu görüşünü benimsemektedir. Çünkü çocuk haccın icablarından herhangi birini ye-rine getirmese, bir şey gerekmez. Zira çocuğa hac vâcip değildir. Âlimlerin bu konuda görüş birliğine vardıkları bir başka nokta şudur Bu hac çocuk için nâfile bir ibadettir. Büluğ çağına girdikten sonra üze-rine hac farz olursa tekrar haccedecektir. Peygamber Efendimiz’in çocuğun annesine “sana da sevap var” demesi, çocuğunu taşıdığı, ihramlının kaçınması gereken şeylerden onu da koruyarak ihramlı muamelesi yaptırdığı içindir. Çünkü bu davranış bir iyilik ve hayır olup karşılığında sevap vardır. Hadisin burada getiriliş sebebi de budur. Hadisten Öğrendiklerimiz Tanınmayan bir topluluk veya kişiyle karşılaşınca, onları tanımalı, kendimizi de onlara tanıtmalıyız. Büluğ çağına ulaşmamış küçük çocuklara hac yaptırılması, alimlerin çoğuna cumhûra göre câizdir. İmam Ebû Hanîfe çocuğun haccını vâcibin yerine getirilmesi anlamında sahih görmez. Çocuğun yaptığı hac nâfile hactır. Büluğ çağından sonra kendisine farz olacak haccın yerini tutmaz. Çocuğa yaptırılan hactan ebeveynine de sevap verilir. Güvenilir Kasadar Vekilharç ile İlgili Hadis Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu “Kendisine emredileni tamı tamına, eksiksiz olarak ve gönül hoşluğu ile yerine getirip verilmesi istenilen kişiye veren güvenilir Müslüman kasadar, sadaka veren iki kişiden biridir.” Buhârî, Vekâlet 16; Müslim, Zekât 79. Ayrıca bk. Buhârî, Zekât 25, İcâre 1; Nesâî, Zekât 57, 67 Bir rivayette “Emredileni veren” şeklindedir. Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Hadiste geçen ve bizim “kasadar” diye tercüme ettiğimiz “hâzin” kelimesi, bir şahsın işlerini onun namına takip edip gerekli ödemeleri yapan kimse demektir. Eskilerin tabiriyle vekîlharçtır. Bu gibi durumlarda verilen sevabın birbirine tam eşit olması gerekmez. Allah’a itaat ve yapılan hayır hususunda bir kimseye ortak olan, sevapta da ortak olur demektir. Birinin sevabı ötekilerden daha çok olabilir. Vekilharcın Dört Şartı Vekîlharç için dört şart olduğu anlaşılmaktadır Malın esas sahibinin izninin bulunması, Yapılması istenilen şeyin noksansız yerine getirilmesi, Yapılan iyiliğin gönül hoşluğuyla yapılması, Ödemenin yapılması istenen kimseye verilip bir başkasına ve-rilmemesi. Sevap kazanmak isteyen kasadar veya vekîlharç bu şartlara uymalıdır. Sevap, Allah’ın bir fazlı ve ihsanı olup onu dilediğine verir. Görüldüğü gibi burada hem iyilik ve hayır, hem de takvâ hususunda bir yardımlaşma vardır. Veren kimsenin, gönül rahatlığı içinde vermesi, cimri davranmaması, verdiğine karşı güleryüzlü olması, onu mahcup duruma düşürmemesi, başa kakmaması gibi temel ahlâkî kurallara riâyet etmesi gerekir. Resûl-i Ekrem Efendimiz, özellikle başkası namına veren vekîlharç için birtakım önemli hatırlatmalar yapmıştır. Çünkü başkası namına verenlerde cimri davranışlar çok görülür. Başkasının malında cimrilik ise, cimriliğin en kötüsü ve en sevilmeyenidir. Çünkü böyleleri cimriliği tabiat haline getirir, kendi mallarında hiç cömertlik yapmazlar. Bu durum, başkasının malını harcamada hassas davranmak gibi ahlâkî bir tavırla karıştırılmamalıdır. Çünkü bu ikinci tutum fazilettir. Hadisten Öğrendiklerimiz Kasadar, mal sahibinin verdiği yetkileri kullanma hakkına sahiptir. Allah’a itaat ve hayırda ortak olanlar, sevapta da ortakdırlar. Sevapta ortaklık, mutlak eşitliği gerektirmez. Sevabın aslında ortaklık esastır. Kaynak Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları İslam ve İhsan Kuranda Geçen Barış İle İlgili Ayetler Misafir Üye arkadaşlar, kuranda geçen barışla ile ilgili ayetler lazım bana yardımcı olunuz lütfen. Cevap Kuranda Geçen Barış İle İlgili Ayetler Rüya Gözlü Kuranda Geçen Barış İle İlgili Ayetler Bαkαrα 190; “Size kαrşı sαvαş αçαnlαrα, siz de Αllαh yolundα sαvαş αçın. Sαkın αşırı gitmeyin, çünkü Αllαh αşırılαrı sevmez.” Tevbe 6 ; “Ve eğer müşriklerden biri senden αmαn dilerse, Αllαh’ın kelâmını işitip dinleyinceye kαdαr onα αmαn ver, sonrα müslümαn olmαzsα onu güven içinde bulunαcαğı bir yere ulαştır. İşte bu müsαmαhα, onlαrın, bilmeyen bir kαvim olmαlαrındαn dolαyıdır.” Nαhl 125; “Ey Resulüm! Rαbbinin yolunα hikmetle ve güzel öğütle çαğır! Ve onlαrlα en güzel şekilde mücαdele et. Şüphesiz Rαbbin kendi yolundαn sαpαnlαrı en iyi bilendir ve O, hidαyete kαvuşαnlαrı dα en iyi bilendir.” Mümtehine 8 ; ”Αllαh size, sizinle din hususundα sαvαşmαyαn ve sizi yurtlαrınızdαn çıkαrmαyαn kimselere iyilik etmenizi ve kendilerine αdαletli dαvrαnmαnızı yαsαklαmαz. Çünkü Αllαh, αdαlet gösterenleri sever.” Yunus 25 ; “Böyle yαpmαklα bilin ki Αllαh, insαnlαrı huzur ve güvenlik ortαmınα, yαni cennete çαğırmαktα ve isteyen kimseleri de dilediği şekilde doğru yolunα yöneltmektedir.” Enfαl 61; “Eğer onlαr bαrıştαn yαnα olurlαrsα, sen de bαrıştαn yαnα ol! Ve Αllαh’α güven. Çünkü işiten ve bilen O’dur.” Furkαn 56; “Hαlbuki biz seni αncαk müjdeci ve uyαrıcı olαrαk gönderdik.” Bαkαrα 208 ; “Ey imαn edenler! Hepiniz birlikte bαrış ve güvenlik sistemi olαn İslâm’α girin, şeytαnın αrdındαn gitmeyin, zirα o kendisi gözle görülmese bile sizin için αpαçık bir düşmαndır.” Αli İmrαn 13; “Sαvαştα kαrşı kαrşıyα gelen şu iki ordudα, sizin için bir ibret vαrdı. Bir gurup Αllαh için sαvαşırken, diğeri O’nu inkâr ediyordu. Öbürlerinin kendilerinin iki kαtı olduklαrını gözleri ile görüyorlαrdı. Gerçekten Αllαh dilediğini yαrdımıylα destekler. Bundα görecek gözleri olαn herkes için muhαkkαk bir ders vαrdır.” Kuranda geçen sevgi ile ilgili ayetlerRahman ve Rahim olan Allah’ın adıylaİnsanlar içinde, Allah’tan başkasını eş ve ortak’ tutanlar vardır ki, onlar bunları, Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah’a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah’ın olduğunu ve Allah’ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi. BAKARA SURESİ / 165Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere özgürlükleri için veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. BAKARA SURESİ / 177Andolsun, insanlar içinde, mü’minlere en şiddetli düşman olarak yahudileri ve müşrikleri bulursun. Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da “Hristiyanlarız” diyenleri bulursun. Bu, onlardan birtakım papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları nedeniyledir. MAİDE SURESİ / 82Onlar şöyle demişti “Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir; oysa ki biz, birbirini pekiştiren bir topluluğuz. Gerçekte babamız, açıkça bir şaşkınlık içindedir.” YUSUF SURESİ / 8Şehirde birtakım kadınlar “Aziz Vezir’in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz.” dedi. YUSUF SURESİ / 30Katımızdan ona bir sevgi duyarlılığı ve temizlik de verdik. O, çok takva sahibi biriydi. MERYEM SURESİ / 13İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman olan Allah, onlar için bir sevgi kılacaktır. MERYEM SURESİ / 96“Onu sandığın içine koy, suya bırak, böylece su onu sahile bıraksın; onu benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri alacaktır. Gözümün önünde yetiştirilmen için, kendimden sana bir sevgi yönelttim.” TAHA SURESİ / 39İbrahim Dedi ki “Siz gerçekten, Allah’ı bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi-bağı olarak putları ilahlar edindiniz. Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi inkar edip-tanımayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiç bir yardımcınız yoktur.” ANKEBUT SURESİ / 25Onda sükun bulup durulmanız’ için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. RUM SURESİ / 21O da demişti ki “Gerçekten ben, mal veya at sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim.” Sonunda bu atlar koştular ve toz perdesinin arkasına saklandılar. SAD SURESİ / 32İşte Allah, iman edip salih amellerde bulunan kullarına böyle müjde vermektedir. De ki “Ben buna karşı yakınlıkta sevgi dışında sizden hiç bir ücret istemiyorum.” Kim bir iyilik kazanırsa, biz ondaki iyiliği arttırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir. ŞURA SURESİ / 23Eşlerine sevgiyle tutkun ve hep yaşıt, VAKIA SURESİ / 37Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiç bir kavim topluluk bulamazsın ki, Allah’a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi ve dostluk bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri soyları olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, Allah kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah’ın fırkası olanlar, felah umutlarını gerçekleştirip kurtuluş bulanların ta kendileridir. MÜCADELE SURESİ / 22Ey iman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin. Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkâr etmişler, Rabbiniz olan Allah’a inanmanızdan dolayı elçiyi de, sizi de yurtlarınızdan sürüp-çıkarmışlardır. Eğer siz, Benim yolumda cihad etmek ve Benim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız nasıl onlara karşı hâlâ sevgi gizliyorsunuz? Ben, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilirim. Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından şaşırıp-sapmış olur. MÜMTEHİNE SURESİ / 1Belki Allah, sizlerle onlardan kendilerine karşı düşmanlık besledikleriniz arasında bir sevgi-bağı kılar. Allah, güç yetirendir. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. MÜMTEHİNE SURESİ / 7De ki “Ey Yahudi olanlar, eğer siz, bütün insanlardan ayrı olarak yalnızca sizlerin gerçekten Allah’ın velileri dost ve sevgili kulları olduğunuzu öne sürüyorsanız, şu halde ölümü temenni edin; eğer doğru sözlü iseniz bunu çekinmeden yapın.” CUM’A SURESİ / 6Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. İNSAN SURESİ / 8Muhakkak o, mal sevgisinden dolayı bencil ve cimri tutumundan çok katıdır. ADİYAT SURESİ / 8 –alıntıdır– Kur'an-ı Kerim'de Ahiretle ilgili geçen bütün ayetleri sıralı bir şekilde ; Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar 2/4 İnsanlardan öyleleri vardır ki "Biz Allah´a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir 2/8 Şüphesiz, iman edenlerle Yahudiler, Hıristiyanlar ve sabiilerden kim Allah´a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır 2/62 İşte bunlar, ahireti verip dünya hayatını satın alanlardır; bundan dolayı azabları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez 2/86 De ki "Eğer Allah katında ahiret yurdu, başka insanların değil de, yalnızca sizin ise, ve doğru sözlüyseniz, öyleyse hemen ölümü dileyin" 2/94 Ve onlar, Süleyman´ın mülkü nübüvveti hakkında şeytanların anlattıklarına uydular Süleyman inkâr etmedi; ancak şeytanlar inkâr etti Onlar, insanlara sihri ve Babil´deki iki meleğe Harut´a ve Marut´a indirileni öğretiyorlardı Oysa o ikisi "Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkâr etme" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmezlerdi Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı Oysa onunla Allah´ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi 2/102 Allah´ın mescidlerinde O´nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zalim kim olabilir Onların durumu içlerine korkarak girmekten başkası değildir Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azab vardır 2/114 Hani İbrahim "Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve halkından Allah´a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır" demişti de Allah "Sadece inananları değil inkâr edeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o" demişti 2/126 Kendi nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim´in dininden kim yüz çevirir Andolsun, biz onu dünyada seçtik, gerçekten ahirette de O salihlerdendir 2/130 Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir Ama iyilik, Allah´a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere özgürlükleri için veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır 2/177 Hacc ibadetlerinizi bitirdiğinizde, artık cahiliye döneminde atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan da kuvvetli bir anma ile Allah´ı anın İnsanlardan öylesi vardır ki "Rabbimiz, bize dünyada ver" der; onun ahirette nasibi yoktur 2/200 Onlardan öylesi de vardır ki "Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru" der 2/201 Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar De ki "Onda savaşmak büyük bir günahtır Ancak Allah katında, Allah´ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram´a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük bir günahtır Fitne, katilden beterdir Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri amelleri dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır 2/217 Hem dünya konusunda, hem ahiret konusunda Ve sana yetimleri sorarlar De ki "Onları ıslah etmek yararlı kılmak hayırlıdır Eğer onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir Allah bozgun fesad çıkaranı ıslah ediciden bilir ayırdeder Eğer Allah dileseydi size güçlük çıkarırdı Şüphesiz Allah güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir" 2/220 Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ´ay hali ve temizlenme süresi´ beklerler Eğer Allah´a ve ahiret gününe inanıyorlarsa Allah´ın rahimlerinde yarattığını saklamaları onlara helal olmaz Kocaları, bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almada başkalarından daha çok hak sahibidirler Onların lehine de, aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardır Yalnız erkekler için onlar üzerinde bir derece var Allah Aziz´dir Hakim´dir 2/228 Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini de tamamlamışlaOnlar, yaptıkları dünyada ve ahirette boşa gitmiş olanlardır Ve onların yardımcıları yoktur 3/22 Hani Melekler, dediler ki "Meryem, doğrusu Allah kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih´tir O, dünyada ve ahirette ´seçkin, onurlu, saygındır´ ve Allah´a yakın kılınanlardandır" 3/45 İnkâr edenleri ise, dünyada ve ahirette şiddetli bir azabla azablandıracağım Onların hiç yardımcıları yoktur" 3/56 Allah´ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar İşte onlar; onlar için ahirette hiçbir pay yoktur, kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz Ve onlar için acı bir azab vardır 3/77 Kim İslam´dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez O, ahirette de kayba uğrayanlardandır 3/85 Bunlar, Allah´a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar İşte bunlar salih olanlardandır 3/114 Allah´ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur O, süresi belirtilmiş bir yazıdır Kim dünyanın yararını sevabını isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz Biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz 3/145 Böylece Allah, dünya ve ahiret sevabının güzelliğini onlara verdi Allah iyilikte bulunanları sever 3/148 Andolsun, Allah size verdiği sözünde sadık kaldı; siz O´nun izniyle onları kırıp-geçiriyordunuz Öyle ki sevdiğiniz zaferi size gösterdikten sonra, siz yılgınlık gösterdiniz, isyan ettiniz ve emir hakkında çekiştiniz Sizden kiminiz dünyayı, kiminiz ahireti istiyordu Sonra Allah denemek için sizi ondan çevirdi Ama yine de sizi bağışladı Allah mü´minlere karşı fazl ve ihsan sahibi olandır 3/152 Küfürde ´büyük çaba harcayanlar´ seni üzmesin Çünkü onlar, Allah´a hiçbir şeyle zarar veremezler Allah, onları ahirette pay sahibi kılmamayı ister Onlar için büyük bir azab vardır 3/176 Ve onlar, mallarını insanlara gösteriş olsun diye infak ederler, Allah´a ve ahiret gününe de inanmazlar Şeytan, kime arkadaş olursa, artık ne kötü bir arkadaştır o 4/38 Allah´a ve ahiret gününe inanarak Allah´ın kendilerine verdiği rızıktan infak etselerdi, aleyhlerine mi olurdu Allah, onları iyi bilendir 4/39 Ey iman edenler, Allah´a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah´a ve elçisine döndürün Şayet Allah´a ve ahiret gününe iman ediyorsanız Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir 4/59 Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar; kim Allah yolunda savaşırken, öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz 4/74 Kendilerine; "Elinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah´tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin " dediler De ki "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz ´bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar´ bile haksızlığa uğratılmayacaksİnız" 4/77 Kim dünya sevab yararını isterse, dünyanın da, ahiretin de sevabı Allah katındadır Allah işitendir, görendir 4/134 Ey iman edenler, Allah´a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin Kim Allah´ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır 4/136 Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü´minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah´a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar, Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz 4/162 Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı Kendilerine Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir Mü´minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce kendilerine kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini mehirlerini ödediğiniz takdirde- size helal kılındı Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır O ahirette hüsrana uğrayanlardandır 5/5 Ey Peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerle Yahudiler´den küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar haber toplayanlardır Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler Allah, kimin fitneye düşmesini isterse, artık onun için sen Allah´tan hiçbir şeye malik olamazsın İşte onlar, Allah´ın kalplerini arıtmak istemedikleridir Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azab vardır 5/41 Gerçek şu ki, iman edenlerle Yahudiler, sabiîler ve Hıristiyanlardan Allah´a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır 5/69 Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır Yine de akıl erdirmeyecek misiniz 6/32 rsa -birbirleriyle maruf bilinen meşru biçimde anlaştıkları takdirde- onlara, kendilerini kocalarına nikahlamalarına engel çıkarmayın İşte, içinizde Allah´a ve ahiret gününe iman edenlere bununla böyle öğüt verilir Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir Allah, bilir de siz bilmezsiniz 2/232 Ey iman edenler, Allah´a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremez elde edemezler Allah, kâfirler topluluğuna hidayet vermez 2/264 İşte bu Kur´an, önündekileri doğrulayıcı ve şehirler anası Mekke ile çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz kutlu Kitaptır Ahirete iman edenler buna inanırlar Onlar namazlarını özenle koruyanlardır 6/92 Bir de ahirete inanmayanların kalpleri ona meyletsin de ondan bu yaldızlı ve içi çarpık sözlerden hoşlansınlar ve yüklenmekte olduklarını yüklenedursunlar 6/113 De ki "Gerçekten Allah´ın bunu haram kıldığına şehadet edecek şahidlerinizi getirin" Şayet onlar, şehadet edecek olurlarsa sen onlarla birlikte şehadet etme Ayetlerimizi yalan sayanların ve ahirete inanmayanların heva istek ve tutkularına uyma; onlar birtakım güçleri ve varlıkları Rablerine denk tutmaktadırlar 6/150 Ki onlar Allah´ın yolundan alıkoyanlar, onda çarpıklık arayanlar ve ahireti tanımayanlardır" 7/45 Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar, onların amelleri boşa çıkmıştır Onlar yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı 7/147 Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, şüphesiz ki biz Sana yöneldik Dedi ki "Azabımı dilediğime isabet ettiririm, rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır; onu korkup-sakınanlara, zekatı verenlere ve bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım" 7/156 Onların ardından yerlerine kitaba mirasçı olan birtakım ´kötü kimseler´ geçti Bunlar Şu değersiz olan dünyaın geçici-yararını alıyor ve "Yakında bağışlanacağız" diyorlar Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar Kendilerinden Allah´a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin Kitap sözü alınmamış mıydı Oysa içinde olanı okudular Allah´tan Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır Hâlâ akıl erdirmeyecek misiniz 7/169 hiçbir peygambere, yeryüzünde kesin bir zafer kazanıncaya kadar esir alması yakışmaz Siz dünyanın geçici yararını istiyorsunuz Oysa Allah size ahireti istemektedir Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir 8/67 Allah´ın mescidlerini, yalnızca Allah´a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah´tan başkasından korkmayanlar onarabilir İşte, hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır 9/18 Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram´ı onarmayı, Allah´a ve ahiret gününe iman eden ve Allah yolunda cihad edenin yaptıkları gibi mi saydınız Bunlar Allah katında bir olmazlar Allah zulmeden bir topluluğa hidayet vermez 9/19 Kendilerine kitap verilenlerden, Allah´a ve ahiret gününe inanmayan, Allah´ın ve Resûlü´nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini İslam´ı din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın 9/29 Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yerinizde ağırlaşıp kaldınız Ahiretten cayıp dünya hayatına mı razı oldunuz Ama ahirettekine göre, bu dünya hayatının yararı pek azdır 9/38 Allah´a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten kaçınmak için senden izin istemezler Allah takva sahiplerini bilendir 9/44 Senden, yalnızca Allah´a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri kuşkuya kapılıp, kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister 9/45 Sizden önceki münafıklar ve kâfirler gibi Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de dünyaya ve zevke dalanlar gibi daldınız İşte onların dünyada ahirette bütün yapıp-ettikleri amelleri boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır 9/69 Allah´a and içiyorlar ki o inkâr sözünü söylemediler Oysa andolsun, onlar inkâr sözünü söylemişlerdir ve İslamlıklarından sonra inkâra sapmışlardır ve erişemedikleri bir şeye yeltenmişlerdir Oysa intikama kalkışmalarının, kendilerini Allah´ın ve elçisinin bol ihsanından zengin kılmasından başka bir nedeni yoktu Eğer tevbe ederlerse kendileri için hayırlı olur, eğer yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de acı bir azabla azablandırır Onlar için yeryüzünde bir koruyucu-dost ve bir yardımcı yoktur 9/74 Bedevilerden öyleleri de vardır ki, onlar Allah´a ve ahiret gününe iman eder ve infak ettiğini Allah katında bir yakınlaşmaya ve elçinin dua ve bağışlama dileklerine bir yol sayar Haberiniz olsun, bu gerçekten onlar için bir yakınlaşmadır Allah da onları kendi rahmetine sokacaktır Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir 9/99 Müjde, dünya hayatında ve ahirette onlarındır Allah´ın sözleri için değişiklik yoktur İşte büyük ´kurtuluş ve mutluluk´ budur 10/64 İşte bunların, ahirette kendileri için ateşten başkası yoktur Onların onda dünyada bütün işledikleri boşa çıkmıştır ve yapmakta oldukları şeyler de geçersiz olmuştur 11/16 Bunlar Allah´ın yolundan engelleyenler ve onda çarpıklık arayanlardır Onlar, ahireti tanımayanlardır 11/19 Hiç şüphesiz bunlar, ahirette en çok hüsrana uğrayanlardır 11/22 Ahiret azabından korkan için bunda kesin ayetler vardır O, bütün insanların kendisinde toplanacağı bir gündür ve o, gözlemlenebilen bir gündür 11/103 Dedi ki "Size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa, ben mutlaka size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber veririm Bu, rabbimin bana öğrettiklerindendir Doğrusu ben, Allah´a iman etmeyen, ahireti de tanımayanların ta kendileri olan bir topluluğun dinini terkettim" 12/37 Ahiretin karşılığı ise, iman edenler ve takvada bulunanlar için daha hayırlıdır 12/57 Rabbim, Sen bana mülkten bir pay ve onu yönetme imkanını verdin, sözlerin yorumundan bir bilgi öğrettin Göklerin ve yerin yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim Sensin Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat" 12/101 Allah dilediğine rızkı genişletir-yayar ve daraltır da Onlar ise dünya hayatına sevindiler Oysaki dünya hayatı, ahirette ki sınırsız mutluluk yanında geçici bir meta´dan başkası değildir 13/26 Dünya hayatında onlar için bir azab vardır, ahiretin azabı ise daha zorludur Onları Allah´tan kurtaracak hiçbir koruyucu da yoktur 13/34 Onlar, dünya hayatını ahirete tercih ederler Allah´ın yolundan alıkoyarlar ve onu çarpıtmak isterler veya onda çarpıklık ararlar İşte onlar, uzak bir sapıklık içindedirler 14/3 Allah, iman edenleri, dünya hayatında ve ahirette sapasağlam sözle sebat içinde kılar Zalimleri de şaşırtıp-saptırır; Allah dilediğini yapar 14/27 Sizin ilahınız tek bir ilahtır Ahirete inanmayanların kalpleri ise inkarcıdır ve onlar müstekbir büyüklenmekte olanlardır 16/22 Allah´tan Sakınanlara "Rabbiniz ne indirdi " dendiğinde, "Hayır" dediler Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir 16/30 Zulme uğratıldıktan sonra, Allah yolunda hicret edenleri dünyada şüphesiz güzel bir biçimde yerleştireceğiz; ahiret karşılığı ise daha büyüktür Bilmiş olsalardı 16/41 Ahirete inanmayanların kötü örnekleri vardır, en yüce örnekler ise Allah´a aittir O, güç sahibi olandır, hüküm ve hikmet sahibidir 16/60 Bu, onların dünya hayatını ahirete göre daha sevimli bulmalarından ve şüphesiz Allah´ın da inkâr eden bir topluluğu hidayete erdirmemesi nedeniyledir 16/107 Şüphesiz, onlar ahirette ziyana uğrayanlardır 16/109 Ve biz ona dünyada bir güzellik verdik; şüphesiz o, ahirette de salih olanlardandır 16/122 Ve şüphesiz, ahirete inanmayanlar için de acı bir azab hazırlamışızdır 17/10 Kim de ahireti ister ve bir mü´min olarak ciddi bir çaba göstererek ona çalışırsa, işte böylelerinin çabası şükre şayandır 17/19 Onlardan kimini kimine nasıl üstün tuttuğumuzu gör Muhakkak ahiret dereceler bakımından daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyüktür 17/21 Kur´an okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık 17/45 Kim bunda dünyada kör ise, O, ahirette de kördür ve yol bakımından daha ´şaşkın bir sapıktır´ 17/72 Ve onun ardından İsrailoğullarına söyledik "O toprak yurtta oturun, ahiret va´di geldiğinde hepinizi derleyip-toplayacağız" 17/104 İşte biz ölçüsüzce davrananları ve Rabbinin ayetlerine inanmayanları böyle cezalandırırız; ahiretin azabı ise gerçekten daha şiddetli ve daha süreklidir 20/127 İnsanlardan kimi, Allah´a bir ucundan ibadet eder, eğer kendisine bir hayır dokunursa, bununla tatmin bulur ve eğer kendisine bir fitne isabet edecek olursa yüzü üstü dönüverir O, dünyayı kaybetmiştir, ahireti de İşte bu, apaçık bir kayıptır 22/11 Kim, Allah´ın ona, dünyada ve ahirette kesin olarak yardım etmeyeceğini sanıyorsa, göğe bir araç uzatsın sonra kesiversin de bir bakıversin, kurduğu düzen, onun öfkesini giderebilecek mi 22/15 İşte yeryüzünün hakimiyetine ve ahiretin nimetlerine varis olacak onlardır 23/10 Kendi kavminden, inkâr edip ahirete kavuşmayı yalanlayan ve kendilerine, dünya hayatında refah verdiğimiz önde gelenler dedi ki "Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir, kendisi de sizin yediklerinizden yemekte ve içtiklerinizden içmektedir" 23/33 Ancak ahirete inanmayanlar, şüphesiz yoldan sapanlardır 23/74 Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek celde vurun Eğer Allah´a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, onlara Allah´ın dinini uygulama konusunda sizi bir acıma tutmasın; onlara uygulanan cezaya mü´minlerden bir grup da şahit bulunsun 24/2 Eğer Allah´ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azab dokunurdu 24/14 Çirkin utanmazlıkların fuhşun iman edenler içinde yaygınlaşmasından hoşlananlara, dünyada ve ahirette acıklı bir azab vardır Allah bilir, siz ise bilmiyorsunuz 24/19 Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mü´min kadınlara zina suçu atanlar, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir Ve onlar için büyük bir azab vardır 24/23 Ki onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman ederler 27/3 Ahirete inanmayanlara gelince; biz onlara kendi yaptıklarını süslemişiz, böylece onlar, ´körlük içinde şaşkınca dolaşırlar´ 27/4 İşte onlar; en kötü azab onlarındır ve ahirette de en büyük kayba uğrayanlardır 27/5 Hayır, onların ahiret konusundaki bilgileri ´ard arda toplanıp pekiştirildi,´ hayır, onlar bundan bir kuşku içindedirler; hayır, onlar bundan yana kördürler 27/66 Allah´ın sana verdiğiyle ahiret yurdunu ara, dünyadan da kendi payını nasibini unutma Allah´ın sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsanda bulun ve yeryüzünde bozgunculuk arama Çünkü Allah, bozgunculuk yapanları sevmez" 28/77 İşte ahiret yurdu; biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere armağan kılarız Güzel Sonuç takva sahiplerinindir 28/83 De ki "Yeryüzünde gezip dolaşın da, böylelikle yaratmaya nasıl başladığına bir bakın, sonra Allah ahiret yaratmasını veya son yaratmayı da inşa edip yaratacaktır Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir 29/20 Biz ona İshak´ı ve Yakub´u armağan ettik ve onun soyunda seçtiklerimize peygamberliği ve kitabı vahy ihsanı kıldık, ecrini de dünyada verdik Şüphesiz o, ahirette salih olanlardandır 29/27 Medyen´e de kardeşleri Şuayb´ı gönderdik Böylece dedi ki "Ey kavmim, Allah´a kulluk edin ve ahiret gününü umud edin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın" 29/36 Bu dünya hayatı, yalnızca bir oyun ve ´eğlence türünden tutkulu bir oyalanmadır´ Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur Bir bilselerdi 29/64 Onlar, dünya hayatından yalnızca dışta olanı bilirler Ahiretten ise gafil olanlardır 30/7 Ancak inkâr edip ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar ise; artık onlar da azab için hazır bulundurulurlar 30/16 Onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inanırlar 31/4 Andolsun, sizin için, Allah´ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah´ı çokça zikredenler için Allah´ın Resûlü´nde güzel bir örnek vardır 33/21 Eğer siz Allah´ı, Resûlü´nü ve ahiret yurdunu istiyorsanız artık hiç şüphesiz Allah, içinizden güzellikte bulunanlar için büyük bir ecir hazırlamıştır" 33/29 Gerçek şu ki, Allah´a ve elçisine eziyet edenler; Allah, onlara dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için aşağılatıcı bir azab hazırlanmıştır 33/57 Hamd, göklerde ve yerde olanların tümü kendisine ait olan Allah´ındır; ahirette de hamd O´nundur O, hüküm ve hikmet sahibidir, haber alandır 34/1 Allah´a karşı yalan mı düzüp uyduruyor, yoksa kendisinde bir delilik mi var " Hayır, ahirete inanmayanlar, azabta ve uzak bir sapıklık içindedirler 34/8 Oysa onun, kendilerine karşı hiçbir zorlayıcı-gücü yoktu; ancak biz ahirete iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırdetmek için ona bu imkanı verdik Senin Rabbin, herşeyin üzerinde gözetici-koruyucudur 34/21 Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat ibadet eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden gibi midir De ki "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünürler" 39/9 Artık Allah, onlara dünya hayatında ´horluğu ve aşağılanmayı´ taddırdı Eğer bilmiş olsalardı, ahiretin azabı gerçekten daha büyüktür 39/26 Sadece Allah anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalbi öfkeyle kabarır Oysa O´ndan başkaları anıldığında hemen sevince kapılırlar 39/45 Ey kavmim, gerçekten bu dünya hayatı, yalnızca bir meta kısa süreli bir yararlanmadır Şüphesiz ahiret, asıl karar kılınan yurt odur" 40/39 İmkanı yok; gerçekten sizin beni kendisine çağırmakta olduğunuz şeyin, dünyada da, ahirette de çağrıda bulunma yetkisi, gücü, değeri ve bağışlaması yoktur Şüphesiz, bizim dönüşümüz Allah´adır Ölçüyü taşıranlar, onlar ateşin halkıdırlar" 40/43 Ki onlar, zekatı vermeyenler ve ahireti inkâr edenlerdir 41/7 Böylece biz de onlara dünya hayatında aşağılanma azabını taddırmak için, o uğursuz felaketler yüklü günlerde üzerlerine ´kulakları patlatan bir kasırga´ gönderdik Ahiret azabı ise daha büyük bir aşağılanmadır Ve onlara yardım edilmeyecektir 41/16 Biz, dünya hayatında da, ahirette de sizin velileriniziz Orda nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir" 41/31 Kim ahiret ekinini isterse, Biz ona kendi ekininde arttırmalar yaparız Kim dünya ekinini isterse, ona da ondan veririz; ancak onun ahirette bir nasibi yoktur 42/20 Ve daha nice çekici-süsler de verirdik Bütün bunlar, yalnızca dünya hayatının metaıdır Ahiret ise, Rabbinin katında muttakiler içindir 43/35 Gerçek şu ki, ahirete iman etmeyenler, melekleri dişi isimlerle isimlendiriyorlar 53/27 Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, ´eğlence türünden tutkulu bir oyalama´, bir süs, kendi aranızda bir övünme süresi ve konusu, mal ve çocuklarda bir ´çoğalma-tutkusu´dur Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin veya kafirlerin hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir Ahirette ise şiddetli bir azab; Allah´tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk rıza vardır Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir 57/20 Allah´a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim topluluk bulamazsın ki, Allah´a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi ve dostluk bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri soyları olsun Onlar, öyle kimselerdir ki, Allah kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O´ndan razı olmuşlardır İşte onlar, Allah´ın fırkasıdır Dikkat edin; şüphesiz Allah´ın fırkası olanlar, felah umutlarını gerçekleştirip kurtuluş bulanların ta kendileridir 58/22 Eğer Allah, onlara sürgünü yazmamış olsaydı, muhakkak onları yine dünyada azablandırırdı Ahirette ise onlar için ateş azabı vardır 59/3 Andolsun, onlarda sizlere, Allah´ı ve ahiret gününü umud edenlere güzel bir örnek vardır Kim yüz çevirecek olursa, artık şüphesiz Allah, Ğaniy hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, Hamid övülmeye layık olandır 60/6 Ey iman edenler, Allah´ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli dost ve müttefik edinmeyin; ki onlar, kafirlerin mezar halkından umut kesmeleri gibi ahiretten umut kesmişlerdir 60/13 Sonra üç iddet bekleme sürelerine ulaştıkları zaman, artık onları maruf bilinen güzel bir tarz üzere tutun, ya da maruf üzere onlardan ayrılın İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin İşte bununla, Allah´a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir Kim Allah´tan korkup-sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir; 65/2 İşte azab böyledir Ahiret azabı ise, muhakkak çok daha büyüktür; bir bilseler 68/33 Hayır; onlar şüphesiz ahiretten korkmuyorlar 74/53 Hayır; siz çarçabuk geçmekte olanı dünyayı seviyorsunuz Ve ahireti terkedip-bırakıyorsunuz 75/20-21 Böylelikle Allah onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı 79/25

kuranda geçen yardımlaşma ile ilgili ayetler