🦮 Istiklal Marşı Nın Kabulü Şiiri
Kabul Edildi İstiklal Marşı. Çarpışıyordu yurdun dört yanında Mehmetçikler. Can veriyordu milleti için birer birer. Nice ocaklar söndü yaşandı nice keder. Kanlarımızla başardık bizimdir bu zafer. Almıştık milletçe bu yurdu memleketi. Anlatılmalıydı bu zafer bu ulu sevgi. Toplandı şairler yazmak için İstiklali.
Hakkari Valiliği, İstiklal Marşı’nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü etkinlikleri kapsamında “Bir Destanın Şiiri: İstiklal Marşı” klibi çekti. Kentte 20 değişik meslek kuruluşu ve esnaftan oluşan 748 kişi hazırlanan klipte, İstiklal Marşı’nın 10 kıtasını seslendirdi. Hakkari Üniversitesi Öğretim
İstiklâlMarşı'nın Kabulü ve Mehmet Akif ERSOY' u Anma Günü 2 Moral ihtiyacımız için bir marş lâzımdı, İnönü tarafından marş teklifi hazırdı Bakanlık izin vermiş, yarışma açılacak, Bir marş yazılacak ki, Dünya alkışlayacak Şiirler incelenmiş, layık görülmemişti, Binlercesi atılmış, çare Mehmet
O şiir bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. O şiiri bir daha yazmak için o günleri görmek, yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O şiir milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur” der. İlk mecliste hiçbir konuşma, hiçbir hareket İstiklâl Marşı kadar alkışlanmamıştır.
12 Mart İstiklal Marşı’nın kabulü yurt genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Bu önemli günde İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif Ersoy’un hayatıyla ilgili detaylar merakla araştırılıyor. Mehmet Akif Ersoy’un hayatı ve İstiklal Marşı ile ilgili detayları sizler için haberimizde derledik. İşte, Mehmet
Milletvekillerinin ayakta alkışlayarak kabul ettiği şiiri Osman Zeki Üngör Bey besteler. Onun kabulü de 22 eser arasından 9 Eylül 1922’dir. Ersoy'un tarihe geçen sözü. Mehmet Akif Ersoy daha sonra İstiklal Marşı konusunda tarihe geçecek sözler söyler.
Büyük tezahürat ve alkışlar arasında ve oy birliği ile İstiklal Marşı olarak kabul ediliyor. Tarih 12 Mart 1921. İstiklal Marşı şiiri kabul edildikten hemen sonra, kürsüden bir kez daha okunuyor ve bütün milletvekilleri bu kez ayakta dinliyor. Meclis yetkilileri birkaç gün sonra Mehmet Akif Bey’ e beş yüz liralık para
ZeUE. Türk Kurtuluş Savaşı, ülke bütünlüğünü korumak, ulusal egemenliğe dayalı, tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak için bütün ulus olarak girişilmiş, çok cepheli bir savaştır. Kurtuluş Savaşı, 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması sonucunda Osmanlı Devleti’ni yok eden, Türklere yaşam hakkı tanımayan Türk milletinin bir ölüm-kalım mücadelesi olarak başlamıştır. Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Boğazlar İngilizlerin kontrolüne geçti. İngilizler tarafından Çanakkale, Musul, Batum, Antep, Konya, Maraş, Samsun, Bilecik, Merzifon, Urla ve Kars işgal edilmişti. Fransızlar ise Trakya’daki demiryolunun önemli istasyonlarını, Dörtyol, Mersin, Adana ve Afyon istasyonunu işgal altına aldı. İngilizler tarafından işgal edilen, Güney Doğu’daki bazı iller daha sonradan Fransızlara terk edilmişti. İtalyanlar ise kıyı kesimi olan bölgelerimiz Bodrum, Kuşadası, Antalya, Fethiye ve Marmaris’i işgal etmişlerdi. Konya ve Akşehir’e de asker yollamaları beraberinde Mondros Mütarekesi’nin Doğu Anadolu’da 6 vilayetin Ermenilere bırakılacağını belirten maddesi Ermenileri harekete geçirdi. Ermeniler kurdukları Alaylarla Doğu Anadolu’da yayılmaya ve bölgedeki Türklere karşı zulüm ve baskı uygulamaya başlamışlardı. Kozan, Osmaniye, Mersin ve Adana’ya Fransızlarla birlikte Ermeni çetecileri de geldi. Bu gibi korkunç kayıplar verilmişti savaş esnasında. Ancak Türk ordusu azimli bir şekilde vatanı için savaşmıştır ve topraklarının büyük bir kısmını düşmanın elinden geri almıştır. Binlerce kayıpların verildiği ülkenin korkunç bir dönemde olduğu zaman Mehmet Akif Ersoy duvarlara aklına gelen mısraları yazmaktaydı. Savaşın ortasındayken ilham almış bir adam Mehmet Akif vatanını anlatan 10 kıtalık bir şiir yazmıştı bu şiir, şairin Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin becerisine yüreğine olan güvenini ve Türk milletinin bağımsızlığına, hakkına, dinine olan bağlılığını anlatır. Bu Yazının İçindeki Başlıklar Mehmet Akif Ersoy Kimdir?İstiklal Marşı Tarihiİstiklal Marşı Kabulü Ne Zaman ve Nasıl Gerçekleşti?İstiklal Marşı’nın Sözleri 1o Kıtaİstiklal Marşı Nasıl Söylenir?İstiklal Marşı’nın Anlamı Mehmet Akif Ersoy Kimdir? Kısaca Mehmet Akif Ersoy kimdir? 20 Aralık 1873’te İstanbul’da Fatih’in Sarıgüzel semtinin Nasuh Mahallesi’nde doğmuştur. Hayatı boyunca şair, veteriner hekim, öğretmen, vaiz, hafız, Kur’an mütercimi ve siyasetçi olacak şekilde çeşitli bir meslek hayatına sahip olmuştur. Mehmet Akif’in babası Mehmet Tahir Efendi Fatih Medresesi müderrislerindendir ve Osmanlı Devleti’ne bağlı Arnavutluk’un İpek kazasına bağlı Şuşise Köyü’nden İstanbul’a gelmiştir. Ersoy’un annesi Emine Cemile Hanım ise Buharalı olan Mehmet Efendi’nin kızıdır ve Samsun’da doğmuştur. Mehmet Tahir Efendi, başta ona ebced hesabıyla doğduğu yıl olan 1290’a karşılık gelen Rağıf ismini vermiş olsa da zaman içinde çevresi tarafından Akif olarak çağrılmaya başladı. Akif’in bir de Nuriye adında bir kız kardeşi vardı. Çocukluğu Osmanlı Devleti’nin “hasta adam” olarak nitelendirildiği döneme denk gelmişti. 1878 yılında, daha 4 yaşındayken Fatih’te bulunan Emir Buhari Mahalle Mektebi’ne başladı. Burada iki yıl eğitim gördü ve ardından Fatih İbtidaisi’ne geçti. Ayrıca aynı yıl içinde babası ona Arapça dersleri de vermeye başlamıştır. Babasının yazın Emin Paşa’nın çocuklarına ders veriyordu dolayısıyla Mehmet Akif Emin Paşa’nın çocuklarıyla arkadaşlık kurdu. Mehmet Akif, 1882 yılında ilköğretimini tamamlamıştır ve Fatih Merkez Rüştiyesi’ne başlamıştır. Ayrıca Fatih Camii’sinde Esad Dede’nin İran Edebiyatı derslerine de katılım gösteriyordu. Lise eğitiminde Mülkiye’nin İdadi bölümünde başladıktan sonra yüksek bölümünden devam etti. Kısa bir süre sonra maalesef ki evleri yandı ve babasının vefat etti bu sebeplerden ötürü okula devam edemedi ve sivil veterinerlik okulu olan Baytar Mektebi’ne geçti. Mehmet Akif Ersoy şiire olan ilgisiyle bu dönemde tanıştı. İlk şiirlerini bu dönemde yazmaya başladı. 1908 yılı itibariyle aruz ölçüsüyle hikayeler yazmaya başlamıştı. Hikayelerinde genelde halkın dert ve sıkıntılarını konu almaktaydı. Balkan Savaşı yılları sonrasında da destansı şiirler yazmaya başlamıştı. Büyük destanlarından ilki “Çanakkale Şehitleri’ne” isimli şiiridir. Bursa’nın işgali üstüne yazmış olduğu “Bülbül“ adlı şiiri ise ikinci büyük destanıdır. Üçüncü olarak en büyük destanı olan İstiklâl Marşı’nı yazarak İstiklâl Savaşı’nı anlatmıştır. Şiirlerini yazdığı en ünlü eseri olan Safahat Türkiye’de 1924 yılında basıldı. Mehmet Âkif Ersoy “Sanat, sanat içindir” görüşüne karşı çıkarak daha çok dinî yönden ağırlıklı olan bir edebiyat tarzını benimsemiştir. Edebiyat dili olarak ise Millî Edebiyat akımına karşı çıkmış ve edebiyatta Batılılaşma konusu üzerinde Tevfik Fikret ile çatışmaya düşmüştür. İstiklal Marşı Tarihi Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlarında, İstiklâl Harbi’nin kazanıldığında milli bir ruh oluşturma imkanını sağlamak amacıyla Maarif Vekaleti tarafından 1921’de bir güfte yarışması düzenlenmişti. Bu yarışmaya toplamda 724 şiir katılmıştır. O dönemde Burdur milletvekili olan Mehmet Akif Ersoy kazanacak olan şiire 500 lira para ödülü konduğundan başta yarışmaya katılmak istememişti. Maarif Vekili olan Hamdullah Suphi’nin ısrarları üstüne, Ankara’daki Taceddin Dergahı’nda yazmış olduğu ve İstiklal Harbi’ni verecek olan Türk Ordusu’na hitap ettiği şiiriyle yarışmaya katılmıştır. Elemeler yapılmış ve sonucunda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 12 Mart 1921 tarihinde verdiği oturumda, bazı mebusları itirazlar etmiş olsalar da buna rağmen Mehmet Âkif’in yazdığı şiir coşkulu alkışlar eşliğinde kabul edilmiştir. Mecliste İstiklâl Marşı’nı okuyan ilk kişi o dönemin Milli Eğitim Bakanı olan Hamdullah Suphi Tanrıöverdir. Son şiir gönderme tarihi olan 23 Aralık 1920’den sonra Eğitim Bakanlığı güfteleri incelemiş fakat hiçbirini İstiklal Marşı olmaya layık görmemiştir. Mehmet Akif, Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey’in kendisine yazmış olduğu 5 Şubat 1921 tarihli davet mektubunun ardından fikrini değiştirdi ve Ankara’daki Taceddin Dergahı’ndaki odasında, Türk Ordusuna hitap ettiği şiiri kaleme alıp bakanlığa teslim etmiştir. Hamdullah Suphi Bey, Mehmet Âkif’in şiirinin önce cephede askerler arasında okunma¬sına karar verdi. Şiir Batı Cephesi Komutanlığına gönderildi ve askerler tarafından çok beğenildi. Ön elemeyi yedi şiir geçmişti 12 Mart 1921’de Mustafa Kemalin başkanı olduğu meclis oturumunda tartışmaya açıldı. Mehmet Âkif’in şiiri meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu ve Şiir okunurken milletvekilleri çok büyük bir heyacana kapılıp diğer şiirlerin okunmasına bile gerek görmemişlerdi. Bazı mebuslar bu duruma itiraz ettiler ancak buna rağmen yine de Mehmet Akif Ersoy’un şiiri mecliste coşkulu alkışlarla kabul edilmiştir. Güfteye gelmiş olan en sert eleştiri Kâzım Karabekir’den geldi. Kâzım Karabekir, 26 Temmuz 1922’de Bakanlar Kurulu Başkanı Rauf Bey’e yazdığı mektupta yarışma sonucunun iptal edilmesini istediğini yazmış ve ayrıca eleştirilerini listelemiştir. Eleştirilere karşılık olarak güftede bir değişikliğe gidilmedi ve Paşa da bu konuda ısrarcı olmadı. İstiklâl Marşı, 17 Şubat 1921 tarihinde Hâkimiyet-i Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde yer almıştır, on iki gün sonra ise Konya’da Öğüt gazetesinde yayınlanmıştır. Mehmet Âkif Ersoy İstiklâl Marşı’nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat’a dahil etmemiş ve İstiklâl Marşı’nın Türk Milleti’nin eseri olduğunu halka duyurmuştur. İstiklal Marşı Kabulü Ne Zaman ve Nasıl Gerçekleşti? Mehmet Âkif, Ersoy İstiklal Marşı’nın kabul edilmesiyle kazandığı beş yüz lira olan ödülü yoksul kadın ve çocuklara iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulmuş olan Darülmesai’ye bağışlamıştır. Şair ayrıca, İstiklâl Marşı’nın Türk Milleti’nin eseri olduğunu belirtmiş ve İstiklâl Marşı’nın güftesini, içinde şiirlerini topladığı Safahat eserine dahil etmeyeceğini söylemiştir. Ülke savaş içerisinde olduğundan dolayı, Mehmet Âkif’in İstiklal Marşı şiirinin bestelenmesi iki sene ertelendi; 1923 yılı 12 Şubat tarihinde İstanbul Maarif Müdürlüğü’ne beste yarışması başlatma görevi verilmiştir. Şiirin bestelenmesi adına ikinci bir yarışma daha açılmıştı ve bu yarışmaya 24 besteci katılım göstermişti. Ülke zor koşullar içinde bulunması sebebiyle sonucu belirleyecek herhangi bir değerlendirme yapılamamıştı. Dolayısıyla güfte, ülkenin farklı yerlerinde başka başka bestelerle okunmaya başlanmıştı. Edirne’de Ahmet Yekta Bey’in bestesi, Ankara’da Osman Zeki Bey’inki, İstanbul’da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey’in, İzmir’de ise İsmail Zühtü Bey’in besteleri okunmaktaydı. 1924 yılında seçici kurul Ankara’da toplanarak, Ali Rıfat Çağatay’ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındı ancak sonrasında 1930’da değiştirilerek, o dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi olan Osman Zeki Üngör’ün 1922’de hazırlamış olduğu bugünkü İstiklal Marşı bestesi yürürlüğe konmuştur ve toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer üstlenmiştir. Osman Zeki Üngör’ün yakın dostu olan Cemal Reşit Rey ile birlikte yapılmış olan bir röportajda da kendisi de belirtmiştir ki aslında bu beste başka bir güfte üzerine yapılmıştır ve bestelenirken İstiklal Marşı olması düşünülmemiştir. Söz ve melodide yer yer görülen uyum Prozodi eksikliğinin örnek olarak “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” mısrası ezgili okunduğunda “şafaklarda” sözcüğü iki müzikal cümle arasında bölünmektedir. asıl nedeni de budur. İstiklal Marşı’nın Sözleri 1o Kıta Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal… Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal! Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın. Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana va’dettigi günler hakk’ın… Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı Düşün altında binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şuheda fışkıracak toprağı sıksan şuheda! Canı, cananı bütün varımı alsın da hüda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli. Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli, Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım, Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na’şım; O zaman yükselerek arsa değer belki başım. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal! Dinleme Önerisi İstiklal Marşı dinlemek için Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı sayfasını ziyaret edebilirsiniz. İstiklal Marşı Nasıl Söylenir? Protokol gereğince günümüzde yalnızca ilk iki dörtlük beste eşliğinde İstiklâl Marşı olarak söylenmektedir. Okullarda pazartesi ve cuma günleri öğrenciler tarafından söylenmektedir. Bunun dışında milli bayramlarda ve törenlerde anma, devlet başkanlarına yapılan karşılama vb. ulusal spor karşılaşmalarında ve yine ulusal bir başarı elde edilmiş katılım gösterilmiş ortamlar gibi yerlerde İstiklal Marşı gür bir sesle okunur. Türk halkı bu marşı duyduğunda nerede olursa olsun hazır ola geçer ve marşı okur. İstiklal Marşı Notası İstiklal Marşı notasını bilgisayarınıza pdf olarak indirmek için Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı sayfasını ziyaret edebilirsiniz. İstiklal Marşı’nın Anlamı İstiklal Marşı ne anlatıyor? Görüldüğü üzere Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılmış olan İstiklal Marşı büyük bir milliyetçilik duygusuyla yazılmış bir şiirdir. İlk iki kıtada Türk bayrağına olan sevgi ve inanç anlatılırken üçüncü ve dördüncü kıta daha çok askerlere ve halka yönlendirilmiştir. Milletin savaştan korkmadığını ve düşmana karşı dik durduğunu anlatmaktadır. Tek cümleye indirgenmesi gerekirse “Hiçbir güç bizi durduramaz” denebilir. Beşinci kıtaya bakıldığında şair her ne pahasına olursa olsun her koşulda halk bütün benliğini vererek vatanı korumalı ve bu fedakarlıkların hakkı ödenecektir demekte. Altıncı kıtada “Bastığın yeri toprak diye geçme tanı” derken aslında bu topraklarda ne kadar kan ve emek olduğu anlatılmakta. Kısacası bu kıtada, ülkede yaşanılmış onca savaştan sonra bu durumun farkındalığının her daim kalması gerektiğinden bahsedilmekte. Yedinci ve sekizinci kıtanın konusu ise vatan sevgisini anlatır yoğunlukta Vatan bize ait ve onu kaybetmeyeceğiz bu topraklar bizim hakkımız ve burada biz yaşayacağız şeklinde bir anlam çıkarılabilir. Son olarak dokuzuncu ve onuncu kıta bütün şiiri özetler nitelikte. Artık topraklar kazanılsın, Türk bayrağı dalgalansın şeklinde bir sonuca bağlandığı görülmektedir. Bu şiir bütün halka ilham ve cesaret verici olduğundan Türkiye’nin milli marşı olmaya layık görülmüştür. Mehmet Akif Ersoy başta yarışmaya katılmayı red etse bile en sonunda katılmış ve İstiklal Marşı bugüne kadar ulaşmıştır. Türk milleti üzerinde hala aynı gurur verici etkiyi bırakmaktadır. Not Bu konuyla ilgili olarak Milli Mücadele Nedir? Milli Mücadele Kahramanları başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Türkiye Cumhuriyetinin milli marşı olan şair Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı İstiklal Marşının TBMM tarafından kabul edilmesinin ardından 12 Mart tarihi İstiklal Marşının kabulü olarak kutlanıyor. Bu doğrultuda En güzel İstiklal Marşı şiirleri İstiklal Marşı şiir konuları internet arama motorlarında araştırılıyor. İşte detaylar...EN GÜZEL İSTİKLAL MARŞI ŞİİRLERİ İSTİKLAL MARŞI ŞİİRBizlerde sizler için en güzel İstiklal Marşı şiirlerini çeşitli yazarlardan derledik. İşte en güzel şiirler...İSTİKLÂL MARŞINI DİNLERKENBorazanbaşı, borazanbaşıAkşamları batan güneşe karşıAlışılmış bir ibadet gibiÇaldığınız o İstiklâl MarşıYıllardır her kulakta yer etmişGür nağmeleriyle tutanken arşıAz rastlanır bir huşu içindeAyakta dinleriz bütün çarşıHayal gibi, vehim gibi bir şeySanki memleketin dağı taşıEn sadık bekçisi tarihiminKesilir ansızın şehit meçhul askerler mahşeriyleHatırlatır o yaman türkülerinden bilirizYemen Çölü'nü, Sarıkamış'ıKurduna kuşuna sor söylesinNeydi Türk'ün o günkü telâşı?Karalar giymiş AnadoluKan bir yandan, bir yandan gözyaşıSürmedi çok şükür okıyametGecenin 'birinde fecre karşıGüneşten evvel doğdu ufuktaMustafa Kemal'in altın Cahit Sıtkı TARANCIELVEDAElveda karıcığım elveda...Bu sevdaBaşika sevda,Yurt aşkı derler buna...İnan Önce, onundur neyse bütün bol ışıklı bir yarmaŞarkı söylesin çocuklarım,Ve bundan böyle,Boş kalan yastığımaOn aylık oğlum koysun sen ona,Adından önce öğretmelisin kancığımİstiklâl Marşı'nı Yazan Rıza Polat AKKOYUNLUBİR BAYRAK RÜZGAR BEKLİYORŞehitler tepesi boş değil,Biri var bir göğüs, nefes almak için;Rüzğar yakışmış bu kutlu tepeye;Yattığı toprak belli,Tuttuğu bayrak belli,Kim demiş meçhul asker diye?Destanını yapmış,kasideye el ki;ahretten uzanmış,Edeple gelip birer birer öpsün diye faniler!Öpelim temizse dudaklarımız,Fakat basmasın toprağa temiz değilse kesmesin gövdelerSesinden yüksek çıkmasın nutuklar, gitsin alkışlar geri,Geri gitsin ellerin yapma çiçekleri!Ona oğullardan,analardan dilekler yeter,Yazın sarı,kışın beyaz çiçekler yeter!Söyledi söyleyenler demin,Gel süngülü yiğit alkışlasınlarŞimdi sen söyle söz tepesi boş değil,Toprağını kahramanlar bekliyor!Ve bir bayrak dalgalanmak içinRüzğar bekliyor!Destanı öksüz ,sükutu derin meçhul yakışmış bu kutlu tepeyeYattığı toprak belli,Tuttuğu bayrak belli,Kim demiş meçhul asker diye?...Yazan Arif Nihat AsyaÖLSEK DÖNMEYİZKudurmuş milyonlar bizi korkutmaz,İstiklal yolundan ölsek dönmeyizGururla yaşamak ruhumuzda haz,İstiklal yolundan ölsek şöhret, ne para, ne zevk ne de yar,Ne hülya içinde yıkanan bahar,Gönlümüzden geçmez fani kaygularİstiklal yolundan ölsek yılmayan kır atımız var,Cenk adlı pas tutmaz sanatımız varBin bir şanla dolu hayatımız var,İstiklal yolundan ölsek dönmeyizHer şehit kabrinde zafer bir çelenk,Göklerin şerefi al ve beyaz renk,Atamız bizlere her işte örnekİstiklal yolundan ölsek Temiz kanla yeşeren çiçek,Yaşamak Durmadan savaşmak demek,Vazife Yurt için canını vermek,İstiklal yolundan ölsek M. Uluğ TuranlıoğluKABUL EDİLDİ İSTİKLAL MARŞIÇarpışıyordu yurdun dört yanında MehmetçiklerCan veriyordu milleti için birer birerNice ocaklar söndü yaşandı nice kederKanlarımızla başardık bizimdir bu zaferAlmıştık milletçe bu yurdu memleketiAnlatılmalıydı bu zafer bu ulu sevgiToplandı şairler yazmak için İstiklaliBütün vatandan yüzlerce şiir geldiMehmet Akif yazmıştı en güzeliniAma istemiyordu o ödülü hediyeyiPara için mi yazmıştı bu şiiriSadece vermek istiyordu millete en iyisiniAma Mehmet Akif kararından emindiBu marşa ödül verilmesi ona uygun değildiİşe koyuldu sonunda mecburen Hasan Basriİkna edecekti şiiri vermekte Mehmet Akif’iTBMM’de okunurken Akif’in şiiriHeyecanlandırdı dinleyen bütün MeclisiAyakta alkışladı bütün milletvekilleriAnlatıyordu bu şiir kazanılan zaferiMehmet Akif’in şiiri coşkuyla karşılandıBu yüce Türk Milletinin artık bir marşı vardıYankılanacaktı bu zafer unutturmayacaktı savaşıİnletecekti tüm yurdu inletecekti Türk HalkınıSahiplenmedi Akif bu şiiri yüce marşıMillete hediye ettiğini nasıl kendine alırdıKitabına da koymadı istese de yapamazdıÇünkü yüce milletin kalbine gömdü bu marşıYoktu bestesi marşını istiyordu Türk HalkıKemal Paşa duymuştu Üngör’ü Ankara’ya çağırdıUlu marşa güzel bir beste yazdıSevmişti Türk Halkı besteyi bağrına bastıEn sonunda marşımız bestesiyle hazırdıYıllarca ulusumuzun göğsünü kabarttıZor günlerde millete oldu moral kaynağıHer mısrasında milleti coşkuyla ayağa kaldırdıYazan Uğur AltayİSTİKLAL MARŞIMIZHer milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı. Kimisi yazılmış bilmem hangi krala; lorda, barona. Küçümsemem ama, benzetirim şişirilmiş bir balona. Marşımız kahramanlar destanı. Gönülden oku, benimse! İstiklali, hürriyeti, ruhu anlatır bu marş benimse. Milletin tarih ve ülküsünü bu nesle yansıtan değer. Dillerin, kalplerin coştuğu bu dizeler her şeye değer. Bir sestir o, Hakkı; istiklâli, direnci haykıran bir ses. Bütün zaferlerimizi, mısra mısra soluklayan nefes. Şahlandırır Milli Mücadele ruhunu, ortaya döker. Vatanıma saldıran köpeğin dişlerini kökünden söker. Bedir aslanına denk Mehmetin, Fatihin, Yavuzun sesi. Bu gönülden kükremeyi duyan hainin kaçar neşesi. Başka İstiklal Marşını Allah, bu millete yazdırmasın. Vatanımda düşmanlara kendi mezarını AKİFMarşın okunurken vatanın her bir ucunda,Bin meş'ale yanmakta, ilahı avucunda.Marşında bir umman kesilen devreye girdin!Mehmetçiğin imanını hep vecde getirdin!Yükseldiğin iklim, bulut ermez tepelerdir,Ruhundaki yıldız, güneşlerden eserdir!Duydukça coşar, vecde gelir marşını her yer!Gök kubbenin altında, kefensiz yatan erler!Yazan Ali Ulvi KURUCUAÇILDI İSTİKLAL YOLUEy Müslüman, ey Türk oğluAçıldı istiklâl yoluBenim bu son günlerimdir,Diyor bize sancağı Türk ordusuOlmaz Türk'ün can korkusuEsarete dayanır mıTürk vatanı, Türk namusu?Bu son savaş bize farzdır,Fırsatımız gayet azdır,Muzaffer ol da ey milletAltın ile tarih özümüzden,Dönmeyelim sözümüzden,Hem silelim bu lekeyi,Tarihdeki İskender HakiTürk'ün evvelce büyük bir pederiÇekti sancağı hilâl-i sehariKanımızla boyadık bahr ü berriBöyle aldık bu güzel ülkeleriİleri, arş ileri, arş ileriGeri kalsın vatanın kahpeleriSeni ihya için ey nâmı büyükVatanın uğruna öldük öldükNe büyük kaldı bu yolda ne küçükSiper oldu sana dağlar gibi TürkYürü ey milletin efradı yürüAk süt emmiş vatan evlâdı yürüVatan evlâdını kurban edeliMilletin hür yaşamaktır emeliVeremez kimseye bir ÇamlıbeliBağlanır mı acaba Türk'ün eliİleri, arş ileri, arş ileriÇiğnenir çünkü kalan yolda Hüseyin SUAD
12 MART İSTİKLAL MARŞININ KABULÜ İLE İLGİLİ ŞİİRLER Bilindiği üzere “Vatan Şairi” olarak adını Türk tarihinin altın sayfalarına yazdırmış olan İstiklal Marşı Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, milli bir marş için TBMM tarafından bir yarışma açıldığında ortaya konan para ödülü nedeniyle bu yarışmaya katılmak istemese de daha sonradan ödül şartının kaldırılması ile birlikte İstiklal Harbimizin adeta destanı olan o mükemmel şiirini sadece 48 saat gibi kısa bir sürede kaleme almış ve bu şiir TBMM’de tekrar tekrar okunarak alkış tufanları arasında 12 Mart 1921’de Türk İstiklal Marşı olarak kabul edilmiştir. İstiklal Marşımızın kabulü ile ilgili olarak kaleme alınmış en çok bilinen ve okunan popüler şiirler şunlardır Kabul Edildi İstiklal MarşıÇarpışıyordu yurdun dört yanında MehmetçiklerCan veriyordu milleti için birer birerNice ocaklar söndü yaşandı nice kederKanlarımızla başardık bizimdir bu zaferAlmıştık milletçe bu yurdu memleketiAnlatılmalıydı bu zafer bu ulu sevgiToplandı şairler yazmak için İstiklaliBütün vatandan yüzlerce şiir geldiMehmet Akif yazmıştı en güzeliniAma istemiyordu o ödülü hediyeyiPara için mi yazmıştı bu şiiriSadece vermek istiyordu millete en iyisiniAma Mehmet Akif kararından emindiBu marşa ödül verilmesi ona uygun değildiİşe koyuldu sonunda mecburen Hasan Basriİkna edecekti şiiri vermekte Mehmet Akif’iTBMM’de okunurken Akif’in şiiriHeyecanlandırdı dinleyen bütün MeclisiAyakta alkışladı bütün milletvekilleriAnlatıyordu bu şiir kazanılan zaferiMehmet Akif’in şiiri coşkuyla karşılandıBu yüce Türk Milletinin artık bir marşı vardıYankılanacaktı bu zafer unutturmayacaktı savaşıİnletecekti tüm yurdu inletecekti Türk HalkınıSahiplenmedi Akif bu şiiri yüce marşıMillete hediye ettiğini nasıl kendine alırdıKitabına da koymadı istese de yapamazdıÇünkü yüce milletin kalbine gömdü bu marşıYoktu bestesi marşını istiyordu Türk HalkıKemal Paşa duymuştu Üngör’ü Ankara’ya çağırdıUlu marşa güzel bir beste yazdıSevmişti Türk Halkı besteyi bağrına bastıEn sonunda marşımız bestesiyle hazırdıYıllarca ulusumuzun göğsünü kabarttıZor günlerde millete oldu moral kaynağıHer mısrasında milleti coşkuyla ayağa kaldırdıUğur Altay- İstiklâl Marşını DinlerkenBorazanbaşı, borazanbaşıAkşamları batan güneşe karşıAlışılmış bir ibadet gibiÇaldığınız o İstiklâl MarşıYıllardır her kulakta yer etmişGür nağmeleriyle tutanken arşıAz rastlanır bir huşu içindeAyakta dinleriz bütün çarşıHayal »gibi, vehim gibi bir şeySanki memleketin dağı taşıEn sadık bekçisi tarihiminKesilir ansızın şehit meçhul askerler mahşeriyleHatırlatır o yaman türkülerinden bilirizYemen Çölü’nü, Sarıkamış’ıKurduna kuşuna sor söylesinNeydi Türk’ün o günkü telâşı?Karalar giymiş AnadoluKan bir yandan, bir yandan gözyaşıSürmedi çok şükür okıyametGecenin birinde fecre karşıGüneşten evvel doğdu ufuktaMustafa Kemal’in altın Sıtkı TARANCI- İstiklâl Marşı'mızHer milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı. Kimisi yazılmış bilmem hangi krala; lorda, barona. Küçümsemem ama, benzetirim şişirilmiş bir balona. Marşımız kahramanlar destanı. Gönülden oku, benimse! İstiklali, hürriyeti, ruhu anlatır bu marş benimse. Milletin tarih ve ülküsünü bu nesle yansıtan değer. Dillerin, kalplerin coştuğu bu dizeler her şeye değer. Bir sestir o, Hakkı; istiklâli, direnci haykıran bir ses. Bütün zaferlerimizi, mısra mısra soluklayan nefes. Şahlandırır Milli Mücadele ruhunu, ortaya döker. Vatanıma saldıran köpeğin dişlerini kökünden söker. Bedir aslanına denk Mehmetin, Fatihin, Yavuzun sesi. Bu gönülden kükremeyi duyan hainin kaçar neşesi. Başka İstiklal Marşını Allah, bu millete yazdırmasın. Vatanımda düşmanlara kendi mezarını kazdırmasın. Necmi Ünsal- Mehmet AkifMarşın okunurken vatanın her bir ucunda,Bin meş'ale yanmakta, ilahı avucunda.Marşında bir umman kesilen devreye girdin!Mehmetçiğin imanını hep vecde getirdin!Yükseldiğin iklim, bulut ermez tepelerdir,Ruhundaki yıldız, güneşlerden eserdir!Duydukça coşar, vecde gelir marşını her yer!Gök kubbenin altında, kefensiz yatan erler!Ali Ulvi KURUCU- İstiklâl Marşı’mızÇekilen tetiklerden, kaynayan hedeflerden,Bir marş yarattı Akif, o yiğit yüreğindenBağımsızlık türküsü, kurtuluşun destanı,Bu ne yüce deyiştir, söyle yaşat günlerine şairce bir yüreğinden inançla söyleyelim, inlesin dağlar taşlar!Marşımızı söylerken, yücelir tüm talihimizin tersine döndüğünde,Saldıran bileklerin güçle büküldüğünde,İstiklâl Marşı doğdu, sonra da bestelendi,Milletçe bir ağızdan coşkuluca dirilişin ve yeniden doğuşun, .Şahlanan destanıdır o milli kan, bileğimizdeki güç,Bu ulusal sesleniş, bu ulusal bir övünç!Cesur ulusumuzun gönlüne doğdu bu marş,Bu bizim marşımızdır, söyle, haykır arkadaş!Bizlere güç vermekte birlikte söylendikçe,Yüreklice söyleriz, haykırırız erkekçe!Uğur Altay- 12 MART İSTİKLAL MARŞININ KABULÜ İLE İLGİLİ ŞİİRLER 12 Mart İstiklal Marşı'nın Kabulü ile İlgili Yazı- Okuma Sayısı Bu yazı 506012 defa okunmuştur.
BİR BAYRAK RÜZGAR BEKLİYORŞehitler tepesi boş değil,Biri var bir göğüs, nefes almak için;Rüzğar yakışmış bu kutlu tepeye;Yattığı toprak belli,Tuttuğu bayrak belli,Kim demiş meçhul asker diye?Destanını yapmış,kasideye el ki;ahretten uzanmış,Edeple gelip birer birer öpsün diye faniler!Öpelim temizse dudaklarımız,Fakat basmasın toprağa temiz değilse kesmesin gövdelerSesinden yüksek çıkmasın nutuklar, gitsin alkışlar geri,Geri gitsin ellerin yapma çiçekleri!Ona oğullardan,analardan dilekler yeter,Yazın sarı,kışın beyaz çiçekler yeter!Söyledi söyleyenler demin,Gel süngülü yiğit alkışlasınlarŞimdi sen söyle söz tepesi boş değil,Toprağını kahramanlar bekliyor!Ve bir bayrak dalgalanmak içinRüzğar bekliyor!Destanı öksüz ,sükutu derin meçhul yakışmış bu kutlu tepeyeYattığı toprak belli,Tuttuğu bayrak belli,Kim demiş meçhul asker diye?…Arif Nihat AsyaBayrakEy, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü! Işık ışık, dalga dalga bayrağım, Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. Sana benim gözümle bakmayanın mezarını kazacağım. Seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını yerde ne korku, ne keder… Gölgende bana da, bana da yer ver! Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar. Yurda ay yıldızın ışığı bizi karlı dağlara götürdüğü gün. Kızıllığında ısındık, Dağlardan çöllere düşürdüğü gün. Gölgene şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan; Barışın güvercini, savaşın kartalı… Yüksek yerlerde açan çiçeğim; Senin altında doğdum, Senin dibinde Nihat ASYABAYRAKSIZ OLAMAMBir çocuksam Kucaksız, Oyuncaksız;Bir delikanlıysam Atsız, Pusatsız Olabilirim… Bayraksız olamam!Taşıp yirmi yaş dileklerinden Ufuk ufuk süzülen Bir gemiyim ben… Rüzgârsız kalabilirim, Yelkensiz olabilirim… Bayraksız olamam! Eşsizsem, yalnızsam; Kısmetini bekleyen bir genç kızsam Ve gelirse, eğer mutlu günüm Yapılırsa bir gün düğünüm Telsiz, duvaksız olabilirim… Bayraksız olamam!-İster erkek, ister kadın- Çocuğuyum bu vatanın Ve gazada can borcuyum… Susuz olabilirim, Uykusuz olabilirim, Bayraksız olamam!Ölürsem taşım, yazım Kaygı olmasın yakınlarıma… Bir şey istemem, Yeter ki ay doğsun mezarıma! Taşsız olabilirim; Yazısız kalabilirim; Bayraksız olamam!Konaksız, saraysız; Evsiz, yuvasız, köysüz Kalabilirim… Sevdiklerim gidebilir, Sevenlerim ihanet edebilir… Her şeysiz kalabilirim, her şeysiz olabilirim Bayraksız olamam, Bayraksız olamam!Bizans önlerinde bir yeniçeri… Kılıç tutar, bayrak tutar eli… “Bu kimdir?” diye sorarsan Benim Ulubatlı Hasan Benim… Elim kesilebilir, Ayağım eksilebilir Ve oklar delebilir, ateşler eriyip Yakabilir beni… Kollarım kanatlarım bir bir Bırakabilir beni…Kolsuz olabilirim, Kanatsız olabilirim; Bayraksız olamam; Bayraksız olamam!Arif Nihat ASYAİSTİKLÂL MARŞINI DİNLERKENBorazanbaşı, borazanbaşıAkşamları batan güneşe karşıAlışılmış bir ibadet gibiÇaldığınız o İstiklâl MarşıYıllardır her kulakta yer etmişGür nağmeleriyle tutanken arşıAz rastlanır bir huşu içindeAyakta dinleriz bütün çarşıHayal »gibi, vehim gibi bir şeySanki memleketin dağı taşıEn sadık bekçisi tarihiminKesilir ansızın şehit meçhul askerler mahşeriyleHatırlatır o yaman türkülerinden bilirizYemen Çölü’nü, Sarıkamış’ıKurduna kuşuna sor söylesinNeydi Türk’ün o günkü telâşı?Karalar giymiş AnadoluKan bir yandan, bir yandan gözyaşıSürmedi çok şükür okıyametGecenin birinde fecre karşıGüneşten evvel doğdu ufuktaMustafa Kemal’in altın Sıtkı TARANCIMEHMET AKİFMarşın okunurken vatanın her bir ucunda,Bin meş’ale yanmakta, ilahı avucunda.Marşında bir umman kesilen devreye girdin!Mehmetçiğin imanını hep vecde getirdin!Yükseldiğin iklim, bulut ermez tepelerdir,Ruhundaki yıldız, güneşlerden eserdir!Duydukça coşar, vecde gelir marşını her yer!Gök kubbenin altında, kefensiz yatan erler!Ali Ulvi KURUCUBayrağımAtalarım, gökten yere İndirmişler ay yıldızı, Bir buluta sarmışlar ki Rengi şafaktan kırmızı Onun ateş kırmızısı Ne gelincik, ne de gülden. Türk oğlunun öz kanıdır Ona bu al rengi yıldızı, gökyüzünün Ayla yıldızdan yüksek Türkün alın yazısıdır; Türk ür onu bayrağımı Üstün tutmak her bayraktan. Can veririm, kan dökerim Vazgeçemem ben bu Âli YÜCELİstikbal Marşının Kabulü ŞiiriÇarpışıyordu yurdun dört yanında Mehmetçikler Can veriyordu milleti için birer birer Nice ocaklar söndü yaşandı nice keder Kanlarımızla başardık bizimdir bu zafer Almıştık milletçe bu yurdu memleketi Anlatılmalıydı bu zafer bu ulu sevgi Toplandı şairler yazmak için İstiklali Bütün vatandan yüzlerce şiir geldiMehmet Akif yazmıştı en güzelini Ama istemiyordu o ödülü hediyeyi Para için mi yazmıştı bu şiiri Sadece vermek istiyordu millete en iyisiniAma Mehmet Akif kararından emindi Bu marşa ödül verilmesi ona uygun değildi İşe koyuldu sonunda mecburen Hasan Basri İkna edecekti, şiiri vermekte Mehmet AkifiTBMMde okunurken Akifin şiiri Heycanlandırdı dinleyen bütün Meclisi Ayakta alkışladı bütün milletvekilleri Anlatıyordu bu şiir kazanılan zaferiMehmet Akifin şiiri coşkuyla karşılandı Bu yüce Türk Milletinin artık bir marşı vardı Yankılanacaktı buzafer, unutturmayacaktı savaşı İnletecekti tüm yurdu, inletecekti Türk HalkınıSahiplenmedi Akif bu şiiri, yüce marşı Millete hediye ettiğini nasıl kendine alırdı Kitabınada koymadı, istesede yapamazdı Çünkü yüce milletin kalbine gömdü bu marşıYoktu bestesi marşın,ama istiyordu Türk Halkı Kemal Paşa duymuştu Üngörü, Ankaraya çağırdı Ulu marşa güzel bir beste yazdı Sevmişti Türk Halkı, besteyi bağrına bastıEn sonunda marşımız, bestesiyle hazırdı Yıllarca ulusumuzun göğsünü kabarttı Zor günlerde millete oldu moral kaynağı Her mısrasında milleti, coşkuyla ayağa kaldırdıBildiri
İstiklal mücadelemizde azmin, inancın ve kararlılığın sembolü olan İstiklal Marşı’nın kabulü 100. Yılında ülke genelinde coşkuyla kutlanıyor. Mehmet Akif Ersoy’un kaleme aldığı bu marş, ülkemizin bağımsızlığını ve Türk milletinin milli mücadeledeki zaferini en iyi şekilde temsil ederken her bir dizesinde bu kahramanlık hikayesi konu ediliyor. Bu anlam dolu günde “İstiklal Marşı kabulü ne zaman, şairi ve bestecisi kimdir?” soruları da yanıt aramaya başladı. İstiklal Marşı’nın kabulü’nün 100. Yıl dönümünde milli mücadele kahramanları ve şairi Mehmet Akif Ersoy da anılıyor. İstiklal Marşı'nın kabulünün 100. Yıl dönümü bugün ülke çapında gündeme geldi. Vatan şairi Mehmet Akif Ersoy ve Milli Mücadele'nin tüm kahramanları rahmet ve minnetle yad ediliyor. Türk milletinin bağımsızlık destanının ebedi simgesi olan İstiklal Marşı kabulü'nün yıl dönümüzde "İstiklal Marşı kabulü ne zaman, şairi ve bestecisi kimdir?" soruları da yanıt arıyor. İSTİKLAL MARŞI'NIN KABULÜ'NÜN BUGÜN 100. YIL DÖNÜMÜ! İstiklal Marşı'nın kabulünün 100. yıl dönümünde, Mehmet Akif Ersoy ve istiklal mücadelemizin tüm kahramanlarını minnetle anıyoruz. Bu anlamlı ve özel günde Türk Ulusunun simgesinin yazılış hikayesi ve tarihteki detayları merak konusu haline geliyor. İSTİKLAL MARŞI'NIN KABULÜ KISACA Maarif Vekaleti, Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlarında, İstiklâl Harbi'nin millî bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla 1921'de bir güfte yarışması düzenledi. Yarışmaya eser gönderenler arasında Kâzım Karabekir, Hüseyin Suat Yalçın, İsak Ferrara, Muhittin Baha Pars ve Kemalettin Kamu gibi tanınmış isimler de vardı ve toplamda 724 şiir katıldı. Mehmet Âkif'in "Milletin başarılarının para ile övülemeyeceğini" düşündüğü için yarışmaya katılmak istemediği bilinir. Son şiir gönderme tarihi olan 23 Aralık 1920'den sonra Eğitim Bakanlığı güfteleri incelemiş ancak beklenen esere rastlanmamıştır. Mehmet Akif, Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey'in kendisine yazdığı 5 Şubat 1921 tarihli davet mektubundan sonra fikrini değiştirerek Ankara'daki Taceddin Dergâhı'ndaki odasında, Türk ordusuna hitap ettiği şiiri kaleme aldı ve Bakanlığa teslim etti. Şiirde şair; Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk'a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirmiştir. Hamdullah Suphi Bey, Âkif'in şiirinin önce cephede asker arasında okunmasına karar verdi. Batı Cephesi Komutanlığına gönderilen şiir, askerin beğenisini kazandı. İstiklâl Marşı, 17 Şubat 1921 tarihinde Hâkimiyet-i Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde yayımlandı, on iki gün sonra ise Konya'da Öğüt gazetesinde yer aldı. Ön elemeyi geçen yedi şiir, 12 Mart 1921'de Mustafa Kemal'in başkanlığını yaptığı Meclis oturumunda tartışmaya açıldı. Mehmet Âkif'in şiiri, Meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu. Bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Akif'in şiiri coşkulu alkışlarla kabul edildi. Mehmet Âkif, kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan Darülmesaiye bağışladı. Şair ayrıca, İstiklâl Marşı'nın Türk milletinin eseri olduğunu beyan etmiş ve İstiklâl Marşı'nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat'a dahil etmemiştir. Ülke savaş içerisinde olduğu için Âkif'in şiirinin bestelenmesi iki sene ertelendi, 1923'ün 12 Şubat'ında İstanbul Maarif Müdürlüğüne beste yarışması açma görevi verildi. Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. Edirne'de Ahmet Yekta Bey'in, İzmir'de İsmail Zühtü Bey'in, Ankara'da Osman Zeki Bey'in, İstanbul'da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey'in besteleri okunuyordu. 1924 yılında Ankara'da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930'da değiştirilerek dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922'de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuş, toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmıştır. 2013 yılında marşın bestesine okunma zorluğunu gidermek amacıyla çeşitli teknik düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. İSTİKLAL MARŞI BESTECİSİ KİMDİR? Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. Ülkenin içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle sonucu belirleyecek bir değerlendirme yapılamadı. Bu nedenle güfte, ülkenin çeşitli yerlerinde farklı bestelerle okunmaya başlandı. Edirne'de Ahmet Yekta Bey'in, İzmir'de İsmail Zühtü Bey'in, Ankara'da Osman Zeki Bey'in, İstanbul'da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey'in besteleri okunuyordu. 1924 yılında Ankara'da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930'da değiştirilerek dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922'de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuş, toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmıştır.
istiklal marşı nın kabulü şiiri